MAKSAT TARİH – Ali Şahin

mudiler3 bin civarı kişi saat sabah 10:00`da Kuğulu Park`ta toplandı.

Ortam uzun bir süredir gergindi.

Eylemciler önce cumhurbaşkanlığı binasına yöneldiler.

Az sayıdaki güvenliği aşarak binanın bahçesine girdiler ve “istifa” sloganları atmaya başladılar.

Öfkesi dinmeyen kitle, yaşananların ardından meclise doğru yürüyüşe geçti.

Polis meclis civarında geniş güvenlik önlemleri almıştı bile.

Ancak eylemciler çok öfkeliydi ve meclise doğru yürüyüşlerini sürdürdüler.

Meclisin önüne vardıklarında polis “dur” uyarısı yaptı.

Eylemcilerin cevabı polisin beklediği gibi olmadı.

Öfkeli kalabalık ellerine gecen her şeyi polislerin üzerine atmaya başladı.

Pet şişeler, kola tenekeleri, yumurtalar…

Havada adeta “yabancı madde” yağmur vardı.

Polis barikatını aşan eylemciler meclisin kapılarını tekmelemeye, pencerelerin camlarını kırmaya başladı ve genel kurul salonunu bastılar.

İçeride bulunan az sayıda milletvekili kaçışmaya başladığı sıralarda, meclis binası “hükümet istifa” ve “faşizme son” sloganları ile inliyordu.

Meclis binasındaki evrakları tahrip etmeye başlayan kitle dışarı çıkmamak için direniyordu.

Tüm bunların ardından çevik kuvvet ekiplerinin müdahalesi gecikmedi.

Ülke tarihinde o ana dek görülmemiş bir boyuta ulasan eyleme çevik kuvvet ekipleri de o güne kadar görülmemiş bir şiddetle karşılık verdiler.

Arada fenalaşanlar oldu ve gözaltılar başladı.

Tutuklananlar götürülmek istenirken eylemciler tutuk aracının camlarını kırdı ve bir polis aracını devirerek ters çevirdi.

Devlet yetkilileri telaş içerisinde sakinlik çağrısı yaparken öfkeli kalabalığı “provokatörlere” karşı uyarıyordu.

Fakat halk kimin ne olduğunun gayet farkındaydı.

***

Adeta bir meydan muharebesi ya da bir ayaklanmayı andıran bu olaylar yazılanlardan da anladığınız gibi Kıbrıs`ın kuzeyinde 2000 yılının Temmuz sıcağında yaşandı.

Birçoğunuzun bildiği gibi yaşananlar “mudiler kriziydi”.

6 bankanın batması sonucu birçok insan birikimlerini kaybetmiş ve mudi durumuna düşmüştü.

Yıllardır uğraşarak oluşturdukları birikimlerinin bir anda yok olması insanları çılgına çevirmişti.

Böylece sıcak kanlılığı ve uysallığı ile bilen o halk bir anda patlamıştı.

Süreç, halkta yarattığı bıkkınlık ve öfke ile (Avrupa Gazetesi olaylarıyla da beraber) 2003`teki kitlesel barış mitinglerinin başlangıcı sayılabilecek nitelikteydi.

Görüyorsunuz ya; Kıbrıslı Türkler`de patlayabiliyorlarmış ve patlamışlardı da.

Simdi bizim bazı sivri akıllılarımız şöyle de diyebilir; “Ancak para için ayaklanırlar zaten!”(Ki aynı sivri zekalılar çelişkili bir şekilde elektrik zammına ötürü Kıbrıslı Türkleri yeterli tepkiyi vermemekle suçlarlar.)

E bundan doğalı mı var?

Toplumsal olaylarda, daha birçok etkenin rolünü de kabul etmekle birlikte ekonominin merkezi bir rol oynadığını kim reddedebilir?

Yasam koşulları kişinin tahammül sınırlarını belirlemez mi?

Lefkoşa Belediyesi emekçilerinin eylemleri de bunun bir göstergesi değil miydi?

Yıllar yılı asalaklaştırılsa da her insanin da yeter dediği bir radde olacaktır.

Adeta suyun belli bir dereceye ulaştıktan sonra buharlaşması gibi.

Peki; durup dururken bu olayı niçin mi anlattım?

Hiç canım, maksat tarih bilgisi…

 

Ali Şahin

Baraka Kültür Merkezi Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply