NEOLİBERALİZM DEMEYİN ŞUNA!-Mustafa Keleşzade

Marx, meşhur Komünist Manifestosunun, meşhur ilk cümlesinde, “bütün insanlık tarihi sınıf savaşımları tarihidir” demişti. Ne de güzel demişti…

Marx’ın tahlili aradan geçen zamana rağmen halen geçerli. Sadece çok daha karmaşık bir şekil almış durumda.

İçinde yaşadığımız sistem kendisinin sürekli yeniliyor, geçmiş hatalarından dersler çıkarıyor.

Bunu yapmak da zorunda, zaman aleyhine akıyor. Sermaye birikimi arttık sonra eşitsizlik ve işçi sınıfı da sayısal olarak artıyor. Marx’ın deyimi ile sistem kendi mezar kazıcısını yaratıyor yani.

Sistem artık kontrolü sadece baskı yoluyla elinde tutamayacağının farkında, farklı araçlar geliştiriyor.

Ortadan kaldıramayacağınız ama sizi ortanda kaldıracak bir çelişkiye karşı ne yapardınız?  Kapitalizm bugün bu soruya “onu görünmez kılardım” cevabını veriyor.

Uygulamaya ise işçiyi bölerek koyuyor. Ülkemizi düşünün; özel sektör çalışanı kamudakinden, özelde düşük maaş alan, yüksek maaş alandan, kamuda göç yasası sonrası giren, önce girenden, yerli göçmenden, göçmen yerliden, Türkiye’den gelen göçmen, Pakistan’dan gelenden nefret ediyor ve bu liste uzayıp gidiyor. Sınıfsal çelişki hariç tüm yapay çelişkiler ön plana çıkarılıyor.

İşçi bölünüyor, ardından ise ellerinden geçmişten gelen tüm haklar alınıp, halkın olan her şey “özelleştiriliyor. Dünya genelinde bu sisteme neoliberalizm denir. Fakat her bölgede bu sistem koşullarına göre farklı isimlerle anılır.

Bolivya’da su savaşları, Brezilya’da topraksızlık ve köylü hareketi (MST), Meksika’da Zapatistalar ve yerli hareketi, Güney Afrika’da sayaçlı elektrik ve yoksullar… Her bölgede neoliberal politikalar farklı mücadeleler üzerinden ismini kazanıyor. İsmi veren de genelde neoliberal politikalara karşı en sert direnişin sergilendiği, barikatın kurulduğu yer oluyor. O bölgenin halkı o kelime söylendiğinde neoliberalizmi gözünde canlandırıyor.

Ada yarımızda ise bu barikat şüphesiz Göç Yasası üzerinden kurulmuştu. Bu kelime, o kötülüğün bizdeki tarifi oldu.

Toplum genelinde meşrulaşan ve yıllara yayılacak şekilde uğruna mücadele edilen…

Kıbrıs’taki emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve partiler bu barikatı kurmak için çok uğraştı.

Bu nedenledir ki adamızda bir solcunun “neoliberalizm demeyin şuna” demesi, “Göç Yasası demeyin şuna” demesinden daha kabullenilebilir bir durum olur.

Mustafa Keleşzade