ÖĞRETMENE “HANEYE TECAVÜZ” DAVASI

2 Nisan’da meclis oturumuna katılarak milletvekillerine bildiri dağıtan “Göç Yasası” mağduru 21 öğretmene Meclis Başkanı Sibel Siber’in şikayeti üzerine dava açıldı. Davanın gerekçesi ise “haneye tecavüz” olarak belirtildi.
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, KTÖS olarak “Göç Yasası” diye nitelendirdikleri “Kamu Çalışanlarının Aylık Maaş Ücret ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasası’na” karşı yaptıkları eylemler kapsamında 2 Nisan tarihindeki Meclis oturumuna da katıldıklarını ve buraya girerken yasal olarak kimlik kartlarını ibraz ederek içeriye girdiklerini söyledi. Elcil, oradaki eylemin ardından Meclis Başkanı Sibel Siber’in şikayeti üzerine 21 öğretmene dava açıldığını ve bu davaların bugün poliste kendilerine verildiğini ifade ederek, Meclis’i, Meclis Başkanı’nı ve mensubu olduğu CTP-BG’yi eleştirdi.
Öğretmenlere “haneye tecavüz” suçlaması getirildiğini, ancak bu davanın açılması için Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin geçmesinin beklendiğini savunan Elcil, “Ankara’nın uşaklarına taviz vermeyeceğiz, halkın iktidarını sağlamak için yürüttüğümüz kavgayı sonuna kadar vereceğiz” dedi.
Elcil, eylemler sırasında Meclis’e haklarını aramak için yasal olarak girdiklerini ancak “haneye tecavüzcü” olduklarını ifade ederek, toplumun haklarını aramak için her türlü yasal eylemi yapacaklarını ve bildikleri yoldan geri dönmeyeceklerini, haklı olduklarını ve haklarını kazanacaklarını kaydetti.
Öğretmenlere açılan davaları protesto eden KTÖS önce Polis Genel Müdürlüğü önünde eylem yaparak bildiri okudu. KTÖS üyesi Onur Emir Bütüner’in okuduğu bildiride “Göç Yasası” diye tabir ettikleri yasanın; “Kıbrıslı Türkleri fakirleştirme projesi” olduğunu ileri sürerek, öğretmenler olarak toplum adına bu “fakirleştirme projesini” kabul etmeyeceklerini söyledi. Bütüner, yasanın yarattığı sosyal, ekonomik ve demokratik eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için emek ve enerjilerini ortaya koymaya devam edeceklerini belirtti. Yasa geçirilirken Anayasa Mahkemesi’nin “eşitlik” ilkesi sulandırılarak, taraflı karar aldığını ileri süren Bütüner, adalete de güvenlerinin kalmadığını söyledi ve Meclis’te bulunan ve bu yasaya taraf olan siyasileri eleştirdi. Bütüner, şöyle devam etti:
“2 Nisan günü vekillere Meclis içinde dağıtmış olduğumuz materyallerin barışçıl bir davranışla gerçekleşmesine rağmen bunu ‘haneye tecavüz’ olarak algılayan siyasetçilerin koltuk korkularını anlayabiliyoruz. Yasaya karşı direnenlerin vermiş olduğu onurlu mücadelenin, polis aracılığıyla dava dosyalayarak ortadan kaldırılamayacağını hâlâ öğrenememiş olmaları ise bir talihsizliktir.” Bütüner, verdikleri mücadelenin “hak mücadelesi” olduğunu vurgulayarak, bu davaları “baskı aracı olarak gördüklerini belirtti ve “Davaların bizi korkutacağını zannedenlere mücadelemizin devam edeceğini hatırlatırız” dedi.
Daha sonra Meclis önüne yürüyen eylemciler burada da bir basın açıklaması okudular. Basın açıklamasını okuyan KTÖS üyesi Hazal Eren de, barışçıl eylemlerle “Göç Yasası”na karşı mücadelelerine devam ettiklerini belirterek, söz konusu yasanın; “Ankara tarafından Kıbrıslı Türklerin fakirleştirilmesi ve göç ettirilmesi için işbirlikçi siyasilere armağan edildiğini” iddia etti. Eren, 2009’dan bu yana iktidarda olan partileri eleştirerek, Anayasa Mahkemesi’nin de “eşitlik” ilkesini ihlal ederek, ülkede ayrıcalıklı bir sınıf yaratılmasına ortak olduğunu savundu. Yasanın geçtiği 2011’den günümüze 2 bin 400 kişinin işe girdiğini ve bu yasadan aileleri ile birlikte olumsuz etkilendiğini kaydeden Eren, yasanın varlığından dolayı ülkedeki ucuz emek sömürüsü ile güvencesiz, sendikasız işçi çalıştırma kotasının aşıldığını öne sürdü.
Şu andaki hükümetin muhalefetteyken yasayla ilgili verdiği sözlerinin akıllarda olduğunu ifade eden Eren, şöyle devam etti:
 “Yasaya karşı verdiğimiz mücadelede birçok kez polis şiddeti ile karşı karşıya kaldık. Mücadele arkadaşlarımıza birçok defa davalar okunmuş, yargılanmışlardır.
2 Nisan Perşembe günü de barışçıl bir hak arama eyleminde Meclisi ziyaret ederek, vekillere göç yasası değişiklik yasa taslağı önerilerimizi vermiştik. Bu barışçıl ziyaret sonrasında 7 tane üyemize ‘mülke tecavüzden’ dava açılması demokrasi anlayışından uzak, hakkını arayanlara karşı bir yıldırma politikasıdır. Bu politikalara karşı yılmadık, yılmayacağız. Mülk denilen Meclis binasının sahibi kimdir? Mülkünüze kim tecavüz etmiştir? Sayın Sibel Siber, Meclis Başkanı olarak Meclis binasının sahibi mi olduğunu düşünüyor? Ya diğer vekiller ne düşünüyor? Barışçıl bir şekilde ziyarete gelen kendi toplumun öğretmenlerini mülküne tecavüz etmiş gibi mi algılıyor? Bizlerden rahatsızlık duyacağınıza, yasanın yaratmış olduğu eşitsizlikten rahatsızlık duymanız daha insani bir davranış olabilirdi.”
Kamu Çalışanlarının Aylık (Maaş-Ücret) ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasası’nın yarattığı eşitsizliğin kendilerini çok rahatsız ettiğini vurgulayan Eren, ayrıca Meclis’te ivediliği alınan yasa (değişiklik) önerilerinin Meclis’in tozlu arşivlerinde hapsedilmesinin daha çok rahatsız ettiğini işaret etti.
Hazal Eren, “Bu yasa ortadan kaldırılana kadar kalbiniz eşitsizlikleri hissedene kadar geç gelen adaletin adalet olmayacağını kavratana kadar sizlere rahatsızlık vermeye devam edeceğiz” dedi.