Ortak 1 Mayıs deklarasyonu okundu: “Emeğin Kıbrıs’ını hep birlikte kuralım”

Dünya Sendikalar Federasyonu (WFTU) üyesi sendikalar ve örgütler bugün ara bölgedeki Home for Cooperation’da (Dayanışma Evi) 1 Mayıs ile ilgili basın toplantısı düzenleyerek, ortak deklarasyonu okudu. Deklarasyonda “Kıbrıslıtürk-Kıbrıslırum, Kıbrıs’ın tüm emekçilerini ülkemizin sınıf sendikacılığı hareketinin etrafında bir araya gelmeye çağırıyoruz” denirken, emeğin Kıbrıs’ını hep birlikte kurma çağrısı yapıldı. Deklarasyonun tam metni şöyle;

“Bizler işçiler, emekçiler ezilen ve dışlanan tüm kesimler, bu dünyanın öfkesini başka bir dünyayı yaratma arzusuna dönüştüren direnişçiler…

1 Mayıs 2016’ıyı organize etme, mücadele bayrağını yükseltmek için yeniden bir aradayız…

1940’lı yıllarda verdikleri ortak çetin sınıfsal mücadelelerle sosyal güvenlik, sekiz saatlik çalışma günü, örgütlenme hakkı gibi Kıbrıs işçi sınıfı açısından temel kazanımların elde edebilmesini başaran Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk öncü işçileri saygıyla anarak, Kızıl 1 Mayıs’ını kutluyoruz.

1 Mayıs 2016’ya girerken, dünyamız ve bölgemizde yaşanan kaos gittikçe derinleşirken, bölgemizdeki sürdürülemez yapı da biz Kıbrıs’ta yaşayan toplumlar üzerinde baskısını gün geçtikçe daha da arttırıyor.

İçinde bulunduğumuz coğrafyada, emperyalist kapitalist düzen, halklara ve emekcilere sadece savaş, ölüm, gözyaşı, göç, işsizlik, yoksulluk, ırkcılık ve ayırımcılık yaşatmaktadır. Dünyadaki ve bölgemizdeki tüm kirli savaşları bir kez daha lanetlerken, 1 Mayıs emeğin dayanışma gününde, ezilen dünya halklarına dayanışmamızı iletiyoruz.

Neoliberal politikaları hem Kıbrıs’ın kuzeyinde hem de Kıbrıs’ın güneyinde emekçi kesimleri yoksulluğa ve modern kölelik koşullarına sürüklerken; ekolojik talan, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri giderek artarken, en temel demokratik hakların kapsamı da daraltılmak istenmektedir.

Kıbrıs’ın kuzeyinde Ankara’nın dayattığı politikalar gittikçe şiddetlenmektedir. Suyun özelleştirilerek su hakkının gasp edilmesi, yeni ekonomik protokolle neoliberal saldırıların acımasızca devam ettirilmesi, elektik, telefon ve limanların özelleştirilmesinin gündemde olması, hukuk sisteminin Türkiye hukuk sistemi ile aynılaştırılması çabası, yeni yasalarla birlikte en temel demokratik hakların daraltılmasının gündemde olduğu bir dönemde 1 Mayıs 2016, topluca bir direnişi örmenin çıkış noktası olabilir.

Güneyde emekçiler ve toplum Anastasiadis hükümetinin Troyka ile üzerinde anlaştığı ve ekonomik durgunluğa, işsizliğin ve yoksulluğun dramatik bir biçimde artmasına, eğitim-sağlık ve sosyal devlette kesintilere götüren memorandumun uygulanmasının sonuçlarını yaşamaktadırlar. Memorandumun bitmesine rağmen neoliberal yıkımın etkileri ve kendisi hala devam etmektedir. Resmi olarak krizden çıkmış gibi gösterilse de, yaşamsal anlamda kriz emekçilerin hayatları üzerindeki etkisini hala göstermektedir.

Küresel ekonomik kriz, dünyanın gittikçe bir kaos girdabına sürüklenmesi ve yol açtığı sonuçlar Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak sınıfsal çıkarlarını daha net göstermektedir.

Neoliberal kemer sıkma politikaları ve emekçilerin kazanımlarının yok edilmesı işçilerin, yoksulların, göçmenlerin, ekolojistlerin, kadınların, cinsel yönelimi farklı bireylerin mücadelelerini yoğunlaştırmaları gerektiğini  açıkça göstermektedir.

Bu politik ve ekonomik koşullarda, Kıbrıs sorununun çözümünün, ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesinin en acil gereksinim olmaya devam ettiği görüşündeyiz. Çözümsüzlük artık bizler için geleceksizlik anlamı taşımaktadır.

Kıbrıs sınıf sendikacılığı, bölgede yabancıların değil, Kıbrıslıların çıkarlarına hizmet edecek ve ilkeler temelinde varılacak varılacak bir çözümü hedeflemesi gereken müzakereler sürecini desteklemektedir.

Kıbrıs sorununun çözümü için görüşmelerin yanında adadaki emekçilerin ortak eylem ve mücadelelerinin yoğunlaştırılması ve güçlendirilmesi aynı zamanda milliyetçiliğe, şovenizme ve bölünmeye karşı mücadele görevini yerine getirmektedir. Bu anlamda gerek kuzeyde gerekse de güneyde ırkçı, milliyetçi ve faşist odakların hareketlenmesine sol ve demokrasi güçlerinin taviz vermemesi gerekmektedir.

Çözümsüzlük durumu, her iki bölgedeki statüko ve ayrılıkçı kesimlerin çıkarına gelirken, toplumlarımızın en genel çıkarları çözümden ve barış zemininin inşasından geçmektedir.

Ülkemizi ve Kıbrıs üzerinde yaşayanları yeniden birleştirecek, karşılıklı olarak kabul edilebilecek siyasal eşitliğe dayalı adil bir çözüme mümkün olan en kısa sürede ulaşabilmemiz için iki lideri bugüne kadar üzerinde anlaşmaya varılmış olanlar temelinde iyi niyetle çalışmaya çağırıyoruz.

Birleşmiş Milletlerin ilgili kararlarında belirtildiği şekilde iki toplumun siyasal eşitliğinin, tek egemenliğin, tek vatandaşlığın, tek uluslararası kimliğin olacağı, iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon çözümüne ulaşma çabasına istikrarlı bir biçimde bağlı kalmaya devam ediyoruz. Kıbrıs’ı yeniden birleştirecek, özgür, bağımsız ve askersizleştirilmiş, Kıbrıslıların tümünün ortak vatanı olacak, üzerinde anlaşmaya varılacak bir çözüme ulaşma çabasına istikrarlı bir biçimde bağlı kalmaya devam ediyoruz.

Kıbrıslıtürk-Kıbrıslırum, Kıbrıs’ın tüm emekçilerini ülkemizin sınıf sendikacılığı hareketinin etrafında bir araya gelmeye çağırıyoruz.

Türkiye’nin Kıbrıslı Türkleri kolonileştirmesine hayır…

Troyka’nın dayatmalarına hayır…

Çalışma koşullarının düzensizleştirilmesini, özelleştirmeleri, sosyal devletin ortadan kaldırılmasını dayatan kemer sıkma politikalarına hayır…

Kapitalist tahakküme, ekolojik talana, ırkçı, cinsiyetçi, etnik her türlü ayrımcılığına hayır…

Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk öncü sendikacıların bize bıraktıkları çalışma yaşamına ilişkin kazanımları ve sosyal kazanımları korumak için,

Kıbrıs sorununun çözümü, yurdumuzun ve toplumlarımızın yeniden birleşmesi için birlik içinde mücadele edelim.

Emeğin Kıbrısı’nı hep birlikte kuralım!

Yaşasın 1 Mayıs”

13106120_10153695690589538_1956813344_o