Özel Sektör Çalışanlarına Açık Mektup – Celal Özkızan

Sevgili özel sektör çalışanı kardeşim,

Kamu sendikalarına çok kızgınsın çünkü sen özel sektörde çok kötü ve güvencesiz çalışma koşulları, uzun mesai saatleri ve düşük ücretlere iş yaparken, kamu sendikaları özel sektör çalışanlarının haklarının korunması için bugüne kadar ciddi bir mücadele vermedi. O yüzden kızmakta haklısın.

Kamu çalışanlarının çoğuna da kızgınsın, çünkü kamu çalışanlarının çoğu, kendi sendikaları üzerinde baskı yapıp “özel sektör çalışanı olan kardeşlerimizin hak mücadelesi için elimizden geleni yapmalıyız” demediler. O yüzden onlara kızmakta da haklısın.

Senin çektiğin sıkıntıların çoğunu, kamu çalışanları çekmiyor, o yüzden kamu çalışanları kendi hakları için mücadele ettiklerinde, bu mücadeleyi dert etmek senin içinden gelmiyor, seni anlıyorum.

Ancak, sevgili özel sektör çalışanı kardeşim, bilirsin, sen güvencesiz bir biçimde çalışıyorsun, mesai saatlerin keyfi. Yasal olarak günlük 8 saatlik (ve haftalık 40 saatlik) çalışma süresini çoğu zaman aşıyorsun, ve bunun karşılığında sana ek mesai vermiyorlar, sanki normal çalışma saatlerinde çalışmışsın gibi aylık maaşını alıyorsun, yani aslında angarya çalıştırılıyorsun, beleşe çalıştırıyorlar seni, köle gibi kullanıyorlar. Bırak ek mesai almayı, maaşın bile bazen gününde yatmıyor, yeri geldiğinde patronun maaşının üzerine yatıyor, sigortan doğru düzgün ödenmiyor ve daha nicesi.

İşin en kötüsü ise, mesele sadece para da değil. Yani sorun, “günlük 8 ve haftalık 40 saatlik çalışma süresini aştığımda ek mesaim ödensin” meselesi de değil basitçe; belki sen zaten bu yasal süreden daha fazla çalışmak istemiyorsun, belki sen “verecek olsalar bile eksik kalsın ek mesai parası” diyerek evine gidip sevdiklerinle daha çok vakit geçirmek, kendine daha çok zaman ayırmak istiyorsun, ancak bunu bile yapamıyorsun, çünkü seçme şansın yok. Patronun seni yasal süreden fazla çalıştırmak istiyorsa, hiçbir güvencen olmadığı için, işten atılmaktan korktuğun için, ağzını açıp bir şey de diyemiyorsun.

Yani fazladan çalıştığında ek mesain zaten ödenmiyor, “ben fazladan çalışmak istemiyorum, ek mesai parası da eksik kalsın, normal maaşım bana yeter, ben boş vaktim olsun istiyorum” desen o da olmuyor.

Sevgili özel sektör çalışanı kardeşim, senin bu durumda olmanın sebebi, patronun ve patronlara hizmet eden devlettir. Evet, bu durumun değişmemesinin, bu durumun değişmesi için kapsamlı bir mücadele verilmemesinin sebebi kamu sendikalarının seni yeterince dert etmemesi, kamu çalışanlarının çoğunun senin hakların için ellerini taşın altına koymamasıdır, doğru. Ancak senin içinde bulunduğun bu durumun var olmasının sebebi kamu sendikaları veya kamu çalışanları değildir.

Kamu çalışanlarını ve kamu sendikalarını “emek mücadelesine zarar verdikleri için” suçlayabilirsin, suçlamalısın da; ancak sözünü ettiğimiz emek mücadelesini vermemize sebep olan boktan koşulları yaratan ve sürdürenler, kamu sendikaları ya da kamu çalışanları değil, patronlar ve gelmiş geçmiş hükümetlerdir.

Demem o ki özel sektörde çalışan kardeşim, hedef saptırmalarına, hele de bunu senin üzerinden yapmalarına izin verme. Bak, seni angarya çalıştıran, seni köle gibi çalıştıran, senin yasal haklarını bile vermeyen patronların derneği olan Genç İşadamları Derneği dün çıkıp bir açıklama yaptı, hava trafik kontrolörleri sendikasının “ek mesaiye kalmama” kararına karşı çıkıp “özel sektör çalışanları kamu çalışanlarının şımarıklığından bıkmış durumdadır” dedi. Yani senin patronların, senin adına açıklama yaptı, ve seni kullanarak kamudaki hakların geriletilmesi için çağrıda bulundu. Sanki seni angarya çalıştıran onlar değilmiş, sanki seni sendikasız ve güvencesiz bırakan, senin kaderini kendilerinin iki dudağının arasına alan, senin hakkını vermemek için binbir dereden su getiren, senin bu sıkıntıları çekmene sebep olan onlar değilmiş gibi, bir de üste çıkıp senin adına açıklama yaptılar. Sen özel sektördeki “büyük patronların” şımarıklığından ve seni soktukları hallerden bıkmana rağmen, onlar seni kullanarak kamu çalışanlarına saldırıyorlar, kendi ayıplarını örtüyorlar!

Bu ülkede ek mesai hakkını suistimal eden kamu çalışanları yok mu? Elbette var. Bunların cezasını kesmek, zaten yine bu hükümetlerin görevidir. Sırf ek mesaiye kalıp daha çok para almak için normal mesai saatlerinde işini hakkıyla yapmayanlar zaten engellensin. Ancak hastahanelerde, gümrüklerde, havaalanlarında ve poliste ek mesaiye kalan kamu çalışanları, gerçekten ortada bir ihtiyaç olduğu için bunu yapıyorlar. Hükümetler hem kamuya ayrılan kaynakları azaltıyor ve ihtiyaç olan yerlere istihdam yapmıyorlar; hem de bu eksiklikten doğan boşluğu gidermek için normalden fazla saatlerde çalışan insanlara “size ek mesai parasını eksik vereceğiz” diyorlar. Çalışanlar da “madem ek mesai paramızı eksik vereceksiniz, canımıza minnet, biz de ek mesaiye kalmıyoruz” dediklerinde, bu sefer de “hayır zorla kalacaksınız” diyorlar; yani bunun adı “ek mesai” değil, zorla daha uzun süre saatlerce çalıştırmadır. İlgili sendikalar da işte buna karşı çıkıyorlar.

Sevgili özel sektör çalışanı kardeşim,
Anlayacağın o ki, sana reva görülen boktan koşullar, şimdi kamu çalışanlarına dayatılmaya çalışılıyor; ve sen de çok iyi biliyorsun ki, kamudaki hakların gerilemesi, özel sektörde zaten kötü olan hak ve koşulları daha da geriletir. O yüzden, seni bu geri hak ve koşullara layık gören patronlarının, dönüp bir de senin adını kullanarak kamudaki hakları geriletmesine izin verme, çünkü kamuda gerileyen haklar dönüp dolaşıp seni de etkileyecek.

Kamu sendikalarını emek mücadelesine verdikleri zarar için elbette suçlayalım, ama haklarımızı geriletenin kamu sendikaları değil patronlar ve hükümetler olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım.

O yüzden gel önce el ele verip bir bütün olarak emekçilerin haklarına sahip çıkalım, gel önce el ele verip patronların ve hükümetin bizi bölmesine izin vermeyelim.

Celal Özkızan

Bağımsızlık Yolu Üyesi