SALMAN RÜŞDİ: O, HEPİMİZDEN İYİYDİ…

17 Nisanda hayata gözlerini yuman Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in cenazesi kaldırılırken, bir başka tanınmış yazar, Salman Rushdie, Gabo’nun edebiyattaki etkisini The New York Times için kaleme aldı. Rushdie’nin Gerçeğin Hizmetindeki Büyü” başlıklı makalesini diken.com.tr’den alıntılıyoruz.

* Gabi yaşıyor. Gabriel Garcia Marquez’in ölümüne dünya çapında verilen sıradışı önem ve her yerdeki okuyucuların hissettiği samimi keder, bize onun kitaplarının hâlâ hayatta olduğunu gösteriyor. Bir yerde diktatör bir “reis” hâlâ rakibini pişirtiyor ve harika bir tabakta misafirlerine akşam yemeği olarak ikram ediyor; yaşlı bir albay hiç gelmeyen bir mektubu bekliyor; genç ve güzel bir genç kız kalpsiz anneannesi tarafından erkeklere pazarlanıyor; daha nazik bir aile reisi, yeni Macondo yerleşiminin kurucularından olan, bilim ve simyaya ilgi duyan José Arcadio Buendía, korku içindeki eşine” diyor.

* İcat edilmiş, değişimli dünyaların çağında yaşıyoruz. Tolkien’in Orta Dünyası, Rowling’in Hogwarts’ı, Açlık Oyunları’nın karşı ütopya evreni, vampirlerle zombilerin fırsat kolladığı yerler: Bugün, bu yerlerin dönemi. Fakat fantezi-kurgunun gördüğü rağbete rağmen, edebiyattaki en iyi kurgusal küçük evrenlerde fantaziden daha çok gerçeklik vardır. William Faulkner’ın Yoknapatawpha’sında, R. K. Narayan’ın Malgudi’sinde, ve evet, Gabriel Garcia Marquez’in Macondo’sunda hayal gücü gerçekliği zenginleştirmek için kullanılır, ondan kaçmak için değil.

* Yüzyıllık Yalnızlık bugün 47 yaşında ve hem muazzam, hem de kalıcı bir popülaritesi olmasına rağmen, tarzı, yani büyülü gerçekçilik, Latin Amerika’da başka türlü anlatım biçimlerinin önünü açtı. Bunun bir nedeni, García Márquez’in başarısının büyüklüğüydü… Geçtiğimiz yarım yüzyılda, hiçbir yazar Marquez’le karşılaştırılabilir bir nüfuz elde etmedi. Ian McEwan haklı bir biçimde, Marquez’in üstünlüğünü Charles Dickens’ınkiyle karşılaştırmıştı. Dickens’dan bu yana hiçbir yazar Gabriel Garcia Marquez kadar çok okunmadı, onun kadar derinden sevilmedi.

* Bu büyük adamın ölümü, Latin Amerikalı yazarların onun nüfuzu karşısında duyduğu endişeye son verebilir ve yazdıklarının bir yarışmaya tabi tutulmaksızın takdir edilmesinin önünü açabilir… Marquez’in hikâyeleri gerçek insanlar hakkında; masal değil. Macondo gerçekten var, büyüsü de bundan kaynaklanıyor.

Büyüsü gerçekliğindeydi
* “Büyülü gerçekçilik” terimi “el realismo mágico” terimiyle ilgili sorun şu ki, insanlar bunu telaffuz ettiğinde veya duyduğunda, sadece “büyülü” yarısını telaffuz ediyor veya duyuyor; öbür yarısına, yani “gerçekçiliğe” dikkat etmiyorlar. Fakat eğer büyülü gerçekçilik sadece büyü olsaydı, o zaman hiçbir önem taşımazdı. Zira aklınıza eseni yazabilirdiniz; her şey olabileceği için hiçbir şeyin etkisi olmazdı. Büyülü gerçekçilik, gerçekte derin kökleri bulunduğu, gerçekten beslendiği ve gerçeği güzel, beklenmedik biçimlerde aydınlattığı için işe yarıyor.

* Marquez, gerçeklerden gözünü hiç ayırmayan bir gazeteciydi. Rüyaların gerçekliğine inanan bir hayalperestti. Aynı zamanda, çılgınca ve genellikle komik güzelliklerin yazarıydı.

* Böylesine büyük bir ihtişamın karşısında, verebileceğimiz tek tepki minnet duymaktır. O, hepimizden iyiydi.

Samlan Rüşdi’nin makalesinin ingilizce orjinali için tıklayınız