SENDİKA ÇALIŞANIN EMNİYET KEMERİDİR!-ALİ ŞAHİN

Bağımsızlık Yolunun “Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklasın” kampanyası bu hafta başladı.
“10 kişiden fazla çalışanı olan patronların sendikasız emekçi çalıştırması yasaklasın” talebi etrafında şekillenen kampanya, sendikal mücadele başta olmak üzere Kıbrıslı Türk emek hareketine ivme katabilecek bir potansiyel taşıyor.
Bugün her tartışmaya bir şekilde müdahil olarak belirleyici olan Ticaret Odası, Sanayi Odası gibi sermaye örgütleri emekçilerin bölünmüş halinden çok memnunlar.
Ülke ekonomisi diyerek halkın çıkarlarını gözetirmiş gibi bir ortam yaratan sermaye kesimleri aslında sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar.
Kamunun çarpık ve düzensiz olduğundan şikayet etmelerine bakmayın!
Kamunun mevcut halinden en çok çıkar sağlayan yine bu kan emicilerden başkası değil.
Siyasi mevkilerle kurdukları ilişkiler üzerinden her türlü katkı ve muafiyet gibi haksız çıkar sağlayan bu kesimler, vergi muafiyet ve aflarını, destek olarak aldıkları kredi ve arsaları işte bu çarpık yapı sayesinde alıyorlar.
Tüm bunlara karşılık çalışanlara ne veriyorlar peki?
Bankacılık, inşaat, pazarlama, gsm operatörlüğü, süper market ve otel zincirleri, restorant, temizlik, güvenlik gibi sektörlerde, ticarethane haline getirilirek sektör halini alan eğitim ve sağlık hizmeti satan işyerlerinde çalışan emekçileri ne durumda?
Düşük maaşlarla düzenli olmayan çalışma saatleri koşullarında çalıştırılmak hemen hemen tüm özel sektörde yaygın.
Sigorta ve ihtiyat sandığıyla ilgili yatırım eksikliği ya da zamanında yapılmayan yatırımlar da bir başka konu.
İzin hakkı ve izin kullanımı da özel sektördeki problem listesinde üst sıralarda.
Hakaret, taciz ve kötü muamele ise cabası.
Sınava girmeden, sırf kamu münhallerine başvurdukları için işinden olan ya da sınava girerse işinden kavulmakla emekçileri tehdit eden bankaların ve pazarlama şirketlerinin olduğu bir ortam bu.
Çalışanların cep telefonunu yanında taşımasına müsade edilmeyen süper market zincirlerinin olduğu bir ortam bu.
Pazar günü mail yoluyla verilen işi yapamadığı için performans puanı düşük gösterilerek yıl sonunda çalışanlarına zam yapmayan gsm operatörlerinin piyasası bu.
Ülke ekonomisine destek sağlıyoruz diyerek her türlü devlet katkısını alan ve sebzeden suya kadar her türlü malı ülke dışından getiren otel görünümlü kumarhane zincirlerinin turizm adası bu.
Saya saya bitiremeyiz bu zat-ı muhteremlerin çalışma hayatına kattıkları örnekleri.
Özel sektör emekçiler bu koşullara karşı ne yapabiliyorlar?
Koca bir HİÇ!
Çünkü örgütsüz bir haldeler.
Ekonomik koşulları gereği her koşulda avantajlı durumda olan sermaye kesimleri karşısında en ufak bir örgütlülüğü bulunmayan çalışan kesimlerin bu koşullar sürdükçe yaşamlarında olumlu bir değişiklik beklemek imkansıza yakın.
İşte “Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın” talebini bu denli meşru ve emek hareketini yükseltebilecek derecede potansiyele sahip kılan yine bu koşullar.
Uzun bir zamandır çalışan kesimlerin ortak bir talep etrafında birleşemediği ülkemizde, herkesin gördüğü fakat örgütlü bir gücün talebi haline dönüşemediği için görünmez olan özel sektör çalışanların örgütsüzlüğünü giderebilecek bir adımdır bu.
Ve bir örgütün talebi olarak sıkışamayacak kadar geniş bir kitleyi kapsayabilir.
Bu yüzden tarafını emekten yana belirlemiş her örgüt ya da birey bu talebin yayılması için çaba sarf etmelidir.
Sendika yasal olarak zorunlu olmalıdır.
Çünkü sendika, patronların karşısında çalışanın emniyet kemeridir.

Ali Şahin

Be the first to comment

Leave a Reply