“Sendikamız Olsa; İş Güvenliğimiz, Haklarımız ve Bu Ülke Adına Söyleyecek Sözümüz Olurdu”

Bağımsızlık Yolu’nun başlatmış olduğu Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın kampanyası ses getirmeye devam ediyor. Bağımsızlık Yolu özel sektör emekçileri ile bir araya gelerek, yaşadıkları sorunları dinledi. Özel sektörde emekçi/patron ilişkisini, emek sömürüsünü, çalışma yaşamında maruz kaldıkları baskıları, güvencesizliği ve sendikanın önemini bire bir emekçilerin ağzından siz okurlara sunuyor. Yapılan röportajlarda özel sektörde çalışan emekçilerin “İş Güvencesi” için kişilerin isimleri yayınlanmamaktadır.

 

O.A 14 yaşından beridir makinistlikle uğraşıyor. Fiziksel olarak ağır bir işle geçimini sağlayan O. A’yla kendi uğraştığı iş kolu ile bağlantılı olarak emekçilerin sorunları ve özel sektörde sendikanın gerekliliği üzerine konuştuk. 

BY: Kaç yıldır makinistlik yapmaktasınız?

O.A: 14 yaşımdan beridir bu işi yapmaktayım. Şimdi yaşım 44. Tam 30 senedir bu mesleğin içindeyim. Son 4 senedir de büyük bir firmada ustabaşı olarak görev yapmaktayım.

BY: Yaşadığınız başlıca sıkıntılar nelerdir?

O.A: Öncelikle tüm çalışanlar gibi maaş sıkıntımız bulunmakta. İnsanca yaşamak için yeterli kazancımız yok. Aslında yaptığımız işe göre de hakkımızı alamıyoruz. Eşim çalışmadığından evin tüm yükü benim üzerimde. Bu yüzden de yaşanan birçok haksızlığa sesimizi çıkaramıyoruz.

BY: Maaşların yetersiz olduğu gerçeğinin dışında diğer sorunlarınız nelerdir?

O.A: Üç kişinin yapabileceği bir işi, bir kişi yapmaya çalışıyor. Bu da hem çalışma sürelerini uzatmakta, hem de çeşitli iş kazalarına sebebiyet vermekte. Haftanın altı günü çalışıp 5 günü ödeniyoruz. Yani patronun cebine bir gün beleş çalışıyoruz diyebilirim. Ayrıca kendi iş tanımımızın dışında da üzerimize görevler yüklenerek bunları da yapmak zorunda bırakılıyoruz.

BY: Ne gibi işler?

O.A: Örneğin kaynak yapımı, boya gibi benim işim dışında diğer işleri yapmak zorunda kalıyorum. Diğer arkadaşlarım, patronların evlerinin tamirinden, bahçe bakımlarına kadar patronun kişisel işlerini de yapmak zorunda bırakılıyor. Yapmak istemediğimiz zaman da işten çıkarmayla tehdit ediliyor hatta çıkarılıyoruz.

BY: Sanırım herhangi bir iş güvenceniz yok.

O.A: Evet, istedikleri zaman işten tazminatsız olarak atabiliyorlar. Hatta içerde kalan çalışmış günlerin ödeneğini bile alamadan çıkarılıyoruz. Örneğin bir arkadaşımız 30 gün kullanılmamış izni olmasına rağmen işten çıkarıldı ve bu kendisine ödenmedi.

BY: Otuz günlük izin. Uzun bir süre izinlerinizi kullanamamakla ilgili sıkıntılar da yaşıyor musunuz?

O.A: Evet, hakkımız olan izinlerimizi bile kullanamıyoruz. Sürekli olarak ağır iş koşulları ile boğuşuyoruz. Ve çok yoğunuz, personel eksik diyerek erteleme yapılıyor. Hatta geçtiğimiz yıl resmi tatil sayılan ramazan bayramı ve kurban bayramındaki tatillerimizi tutanak imzalatarak kendi izinlerimizden düşürdüler. Bir arkadaşımız babasını kaybettiğinde cenazesi için Türkiye’ye gittiğinde hem izninden hem de maaşından kaldığı 9 günlük süre kesilmiş, itiraz ettiği için de işten çıkarılarak gönderilmişti.

BY: İş güvenliği açısından ne gibi sıkıntılarınız var?

O.A: İş güvenliği yok denecek kadar az. Bir eldivenle göstermelik önlemler alınıyor. Ben işim gereği çeşitli temizleyici ve yapıştırıcı kimyasallar kullanmaktayım. Bunların insan vücuduyla teması halinde ciddi sağlık sorunlarına neden olacağı bilinmesine rağmen hiçbir güvenlik önlemi alınmıyor. Çok düşük maliyetlerde olmasına rağmen koruyucu ekipmanlar veya maske tedarik edilmiyor. Bu yüzden ciddi sağlık riski altında çalışmaktayız diyebilirim. Ayrıca, kullandığımız hemen hemen hiçbir iş makinesinin güvenlik standartları yeterli değil. Bırakın topraklamasını; fişi(prizi) olmayan elektrikli aletler kullanmak zorunda bırakılıyoruz…

BY: Maaş ödemeleriniz ve yatırımlarınız düzenli olarak yapılıyor mu?

O.A: Maaşlarımız genelde 3-4 gün gecikmeyle ödeniyor. Buna da şükür diyoruz çünkü, piyasa içerisinde maaşlarını 15 gün bir ay gibi süreler gecikmeli alan arkadaşlarımız var. Yatırımlarımız ise maaşlarımızın üzerinden değil en düşük seviyeden yatırılmakta. Patronların söylediği; maliyetin çok yükseleceğinden yatırmadıkları hatta isteyenin kendisinin maaşında kesinti yapılarak isterlerse Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı yatırımlarını yapabilecekleri. Fakat bu geçim sıkıntısı ile zaten yetmeyen ücretlerimizden bir de bunun için kesinti yapılmasını hiç kimse kabul etmedi. Zaten yatırımlar da düzenli olarak yapılmıyor. Yapılan bile 3-4 ay geriden gelmekte…

BY: Bağımsızlık Yolu’nun özel sektör çalışanlarının sendikasız çalıştırılması yasaklansın mücadelesine nasıl bakıyorsunuz?

O.A: Biz çalışanların tek kurtuluşu diyebilirim. Kendine emeğin savunucusu olduğunu söyleyenlerin bugüne kadar bu konuyu gündeme getirmemeleri de büyük bir hata. Birçok konuda biz özel sektör çalışanlarının da sözü var fakat bunu söyleyebileceğimiz ne bir platformumuz ne de bize destek çıkacak arkamızda sendikamız var! İnsanlar bizleri ülke gündeminden uzak, hiçbir fikri olmayan ayrı bir zümre olarak görmekte. Aslında bizim de görüşlerimiz, siyasi bir düşüncemiz var. Ancak en kaba tabirle ekmek parası derdinden sesimizi çıkaramıyoruz. Aslına bakarsanız memurlukta kıskandığım ne 13. Maaş ne izinler ne emeklilik. Onların sendikalı olup bizlerin olmaması beni en çok üzen şey. Sendikamız olsa, hem iş güvenliğimiz, hem haklarımız, hem de bizim de bu ülke adına bir sözümüz olurdu.

 

AnkaraDeğilLefkoşa.org Sizinde Sesiniz Olsun!

Özel sektörde yaşamış olduğunuz sıkıntıları, maruz kaldığınız sorunları [email protected] adresine gönderin yayınlayalım.