Solumuzun Ve Sol Yanımızın Mülkiyet Sınavı-2- Mustafa Keleşzade

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Mülkiyet üzerine ikinci yazım. İlkinde hukuksal kurallardan ötesine gitmeyen sağın bugüne kadar nasıl solumuzda da hâkim olduğundan biraz bahsettim. Bunun yerine ise mülkiyet değil, barınma hakkı temelinde, insani bir bakış şekillendirilmesi gerektiğini savundum. Yani kısacası ilk yazıda mülkiyet konusuna soldan nasıl bakılamayacağı ve neden sol yanımızı sızlatması gereken bir durum olduğunu değerlendirdim. *

Mülkiyet mülkiyet değildir!

Şimdi gelelim mülkiyete soldan nasıl bakılabileceğine. Öncelikle soldan bakıldığında sanılan veya daha doğrusu sunulanın aksine Kıbrıs’ta tek bir mülkiyet sorunu yok, hatta farklı koşullar ve durumlardan kaynaklanan ve yalnızca uzmanların anlayıp üzerine söz söyleme yetisine sahip olacağı yüzlerce mülkiyet sorunu da yok. Meseleye soldan bakınca oldukça basit iki mülkiyet sorunu karşımıza çıkıyor: Sermaye sahiplerinin ve halkın mülkiyet sorunu.

Sermayenin sorunu ne?

Bundan 41 sene önce ada ikiye bölünüp, kuzey yarısında Kıbrıslı Türkler, güney yarısında Kıbrıslı Elenler kaldığında sıradan insan için değişen tek şey yaşadıkları travmaları bölgelerine beraberlerinde taşımış olmalarıydı. Ama kafalarını sokacak bir yer, ekmeklerini kazanacakları bir kapıya olan ihtiyaçları sabit kalmıştı. Çoğunluk için geçerli olan bu durum küçük bir azınlık için böyle olmadı.  Savaşın silah üreticisi ve tabut satıcısı için taşıdığı anlam farklı olduğu gibi, bazısı için de Kıbrıs’ın ikiye bölünmesi farklı anlamlar taşıdı. Bu kişi ve grupların bazısı içimizden çıktı, bazısı ise akbaba misali dışarıdan geldi. Onlar için adanın bölünmesi para kazanma fırsatıydı; boşta kalan mülk ve işletmeler, ucuz arsa ve oteller…

Para parayı çekti, parası olmayanı amcası-dayısı itti ve sonunda Kıbrıs’ın kuzeyinde bir sermaye bloğu oluştu. Hem de nasıl bir sermaye bloğu! Üretmek deyince şeytanlarını gören, ithalat deyince hangi malı, hangisi getirecek diye birbirine giren, eğitim ve sağlığı turizm, turizmi kumar ve fuhuştan ibaret gören bir sermaye. Halka ait olması gereken sahil şeridi, kurulu oteller ve fabrikaların üzerinden, ganimet arsaların ve ortak yönetimin malları üzerinde sermaye imparatorluklarını yükselttiler. Günümüzde bu grupların kendi bankaları ve hatta kendilerine ait, her istediklerini yazacak medya kuruluşları dahi var.

İşte bir mülkiyet sorunu bu milliyetçi, bir karış toprak vermek yerine yüzlerce canı feda etmeye hazır (kendininkileri değil elbet) dostlarımızın sorunudur. Onlar için çözüm ellerinde tuttukları tüm imtiyazları kaybetme; liberalliklerini aşacak rekabet ortamı ve ganimet mülkler üzerine inşa ettikleri imparatorluklarının çökmesi tehlikesi demektir. İşte onların mülkiyet sorunu budur. Bu nedenledir ki satılmış kalemleri üzerinden sürekli barış ve çözüm karşıtı propaganda yürütmektedirler.

Peki, sermayenin mülkiyet sorunu sol açıdan nasıl çözülmeli?

Sorunlarını nasıl çözeceklerinin solun zerre dahi umurunuzda olmamalı (tabii devrimle kamulaştırılamıyor ise), nasıl çözerlerse çözsünler! Bu blokun çoğu zaten hali hazırda vergisini dahi aldığı teşvikler, yaptığı anlaşmalar sonucu ödememekte, oteller adanın doğal güzelliklerini öldürmekte, gece kulübü ve kumarhaneler ise uyuşturucu ve mafyayı adaya saçmaktalar. Ellerindeki mallar için ister tazminat, ister iadeye, ister hem tazminat, hem iadeye mahkûm edilsinler. Bir otelin sermayedarının adı Hristo ya da Tibuk olması halklar için ne fark eder ki?

Önemli olan tek bir şey var, sermayenin mülkiyet sorunu kesinlikle halkın mülkiyet sorunundan ayrı ele alınmalıdır. Elinde dünyaları tutanlar ve her gün ellerinde tuttukları üzerinden zenginleşenlerin mülkiyet sorunu ile sadece başlarını sokacak bir evi olanların mülkiyet sorununu aynı düşünmek sol düşünceye de, sol yanımıza da sığmamalı. Eğer konuya iki mülkiyet sorunu bakış açısı ile bakılması sağlanırsa mülkiyet sorununun çözümü hiç de umulduğu kadar zor olmayacak, bir barışı şekillendirmek de kolaylaşacaktır.

(devam edecek)

*ilkyazı:  Solumuzun Ve Sol Yanımızın Mülkiyet Sınavı

Mustafa Keleşzade 
Bağımsızlık Yolu