“6 Ayda Bir “ha şimdi olacak” Diyerek Gösterilen Gayret; Sorunlarımızı Yaratanlar Karşısında Örgütlenmeye Harcansa Şu An Bambaşka Bir Ruh Halinde Olurduk”

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, “Trafik cinayetleri, iş cinayetleri, kadın cinayetleri, muhafazakarlık, dinsel gericilik, orman yangınları, taş ocakları, kirlenen denizler, para ile girilen sahiller, özel sektörde yaşanan sömürü ve uzatıldıkça uzayabilecek bu listenin çözümü için barış beklendikçe; sonuç hep hüsran olacak” dedi.

Rahvancıoğlu, “Adettendir; kimsenin neşesine, umuduna, kederine dudak bükülmez… Hatta mümkünse empati yapılır, gönül bağı kurulur… Ama defalarca ve bile bile duvara toslayan birine ne denir, ne yapılır?” diye sorduğu açıklamasında, “memleketin sorunları barışla çözülecek” yaklaşımının doğru olmadığına dikkat çekti.

Genel Sekreter Rahvancıoğlu, Hissedilen kederin karşısında saygı ile eğiliyorum. Ama yas süreciniz bitince bir düşünün diyorum. Özelde sendikalaşma, kadın sığınma evi, ücretsiz kaliteli eğitim-sağlık, dinsel gericiliğe karşı direniş, yol ve trafik güvenliği, yangın helikopteri, beleşe deniz…. Bunlara barıştan sonra ulaşma hedefinde bir yanlışlık var… Bunlar ettafında örgütlenip direniş örerek barışa ulaşmayı bir denesek?

Rahvancıoğlu, “Adettendir; kimsenin neşesine, umuduna, kederine dudak bükülmez… Hatta mümkünse empati yapılır, gönül bağı kurulur… Ama defalarca ve bile bile duvara toslayan birine ne denir, ne yapılır?” diye sorduğu açıklamasında, “memleketin sorunları barışla çözülecek” yaklaşımının doğru olmadığına dikkat çekti.

Genel Sekreter Rahvancıoğlu, hissedilen kederin karşısında saygı ile eğildiğini, ancak yas süreci bitince herkesin, özelde sendikalaşma, kadın sığınma evi, ücretsiz kaliteli eğitim-sağlık, dinsel gericiliğe karşı direniş, yol ve trafik güvenliği, yangın helikopteri, beleşe deniz gibi meselelere barıştan sonra ulaşma hedefinde bir yanlışlık olduğunu düşünmesini beklediğini söyledi.

Rahvancıoğlu, bunlar gibi konular etrafında örgütlenip direniş örerek barışa ulaşmayı deneme çağrısında bulundu.

Rahvancıoğlu’nun açıklaması şöyle;

Adettendir; kimsenin neşesine, umuduna, kederine dudak bükülmez… Hatta mümkünse empati yapılır, gönül bağı kurulur… Ama defalarca ve bile bile duvara toslayan birine ne denir, ne yapılır?

Bu Kıbrıs denkleminde yanlış olan bir şeyler var… Hani deniyor ya; “memleketin sorunları barışla çözülecek”, öyle değil işte… Denklemi tersten kurunca, her şeyin ters gitmesi de olağan…

Trafik cinayetleri, iş cinayetleri, kadın cinayetleri, muhafazakarlık, dinsel gericilik, orman yangınları, taş ocakları, kirlenen denizler, para ile girilen sahiller, özel sektörde yaşanan sömürü ve uzatıldıkça uzayabilecek bu listenin çözümü için barış beklendikçe; sonuç hep hüsran olacak… 6 ayda bir “ha şimdi olacak” diyerek gösterilen gayret; bu sorunları yaratanlar karşısında mücadeleye, direnişe, örgütlenmeye harcansa şu an bambaşka bir ruh halinde olurduk…

Yani be arkadaşlar, iki yaşlı adamın anlaşamamasına hissedilen keder, cayır cayır yanan ormanlara gösterilmedi gibi sanki…

Partiler, basın, fonlanmış sivil toplumcular haftalarca İsviçre’ye taşındı… Mütemadiyen gündemde kalmak için, en abuk olayları kafamıza vura vura anlattılar. “Anastasiadis masaya oturdu, Akıncı’nın kıravatı eğri, BM Genel sekreterininin pantolonunda toz var…” Bu barış mücadelesi midir?

Soyut bir barış mücadelesi ile gerçek sorunlar çözülemez, çözülmeyecek… Gerçek insanların gerçek sorunları etafında gerçek bir direniş; gerçek barışın yolu bu şekilde döşenecek…

Hissedilen kederin karşısında saygı ile eğiliyorum. Ama yas süreciniz bitince bir düşünün diyorum. Özelde sendikalaşma, kadın sığınma evi, ücretsiz kaliteli eğitim-sağlık, dinsel gericiliğe karşı direniş, yol ve trafik güvenliği, yangın helikopteri, beleşe deniz…. Bunlara barıştan sonra ulaşma hedefinde bir yanlışlık var… Bunlar ettafında örgütlenip direniş örerek barışa ulaşmayı bir denesek?

Evet pek medyatik olmayacak, kimse bu mücadeleleri fonlamayacak, İsviçrelerde Brüksellerde gezmesi tozması da yok, ama çocuklarımıza birleşik ve bağımsızbir Kıbrıs bırakma olsılığı yüksek… Denemeye değmez mi?
#BaşkaBirYolVar
#KederiniÖrgütle
#BağımsızlıkYolu