BAĞIMSIZLIK “YOLU” – MUSTAFA BATAK

Kıbrıslı Türkler uzun yıllardır bağımlılaştırma polikalarıyla karşı karşıya…

 

Geçmişe dönüp baktığımız vakit, zaman içerisinde neleri yitirdiğimiz daha da netleşiyor…

 

Ancak bu netlik bugünün netliğidir. Geçen zamanın da etkisiyle önümüzde duran sis perdesi biraz daha aralanmakta…

 

Ve ne yazık ki, perde aralandıkça neler kaybettiğimiz daha da belirgin oluyor…

Önce üreten, üretimiyle kendi kendi yetip kendi ekonomisini oluşturan, bununla da kalmayıp ihraç eden koca bir yapıyı yitirdik…

 

Dahası da var, sendikal mücadeleyi, örgütlenen ve kendi bilimini oluşturmaya çalışan koca bir işçi sınıfını kaybettik. Ve belki de en acısı üreten ve kendini gerçekleştiren, mutlu olan, yüzü gülen, rekabetçi gözlerle etrafına bakmayan insanları yitirdik…

 

Tabi bu noktaya gelişimizde benzer yıllarda karşı karşıya kalınan asimilasyon politikalarının, değiştirilen şovenizm ve milliyetçilikle bezenen Kıbrıs tarihinin, çarpıtılan eğitim sisteminin ve zamanla içimize işlenen neo-liberal politikaların da etkisi var.

 

Neo-liberalizim demişken, Göç Yasasından yani kamuda aynı işi yapan iki emekçinin farklı maaşlarla aynı işi yapıyor olmasından, emeklilik yaşının 65’e çıkarılmasından, özelleştirmelerden ve sendikasız ve güvencesiz işçilerden söz etmeden olmaz…

 

Ayrıca şunu da ifade etmek gerekiyor ki, bugün TC Yardım heyeti ve Elçilik gibi işgal odakları yerelde yürütülen faaliyetlere doğrudan el atabiliyor ve göndereceği suyla, hem bağımlılaştırma politikalarına her geçen gün bir yenisini ekliyor hem de ekolojik bir yıkım yaratılıyor …

 

Üstelik yukarıda belirtilen tüm hususları, kktc denen yapının gözetiminde gerçekleştirebiliyor…

 

Yani herhangi bir kurum mu özelleştirilecek?

Bunu dönemin hükümeti gerçekleştiriyor…

Ya da su gönderilecek ve o su parayla mı satılacak?

Yine bunu dönemin hükümetine sattırıyor…

 

***

Yıllardır maruz bırakıldığımız politikalara bakıp, somut koşullarımızı değerlendirdiğimizde; Kıbrıslı Türklerin söz-yetki-karariktidar sorunu olduğu önümüzde apaçık duruyor.

 

Bunun yanında alternatifsizlik de cabası…

 

Bugün herhangi bir kişi, alternafit vardı da biz mi örgütlemedik? Şeklinde bir soru sorsa, yanıtı tüm açıklığıyla karşımızdadır.

 

Ancak alternatif olarak ele alınıp, mücadeleye ivme katıp onu sürükleyecek odağı da bizlerin yaratmadığı da yine tüm açıklığıyla önümüz duruyor…

 

O nedenle kendi koşullarımızı kendimiz değerlendirip kendimize yeni bir ‘’Yol’’ açmamız gerekiyor…

 

Biliyoruz ki bu yol, zor, dolambaçlı ve meşakkatli olacak…

 

Ancak inanıyoruz ki, önce bu ‘Yol’ yürünecek ve alternatif böyle yaratılacak. Daha sonra aynı ‘Yol’ ile Kıbrıs’ın Bağımsızlığına ulaşılacak…

 

Mustafa Batak

Baraka Kültür Merkezi Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply