BİR ÜLKENİN KURTULUŞU – Besim Baysal

Güney Sudan bağımsızlığını kazanıyor...
Güney Sudan bağımsızlığını kazanıyor…

Ülkelerin tarihlerinde sosyal olayların büyümesini ve yoksul halkların bilinç sıçraması yaşamasını sağlayan anlar vardır. Yaşadığımız her ihanetin, üzerimize çullanan her vahşi projenin biriktirdikleri dönem dönem toplumsal kıvılcımlar yaratsa da esas büyük patlamanın nasıl bir saldırı ve nasıl bir kıvılcım sonucu oluşacağı tahminden öteye gitmeyecektir. Ülkemizin jeo-politik konumu ve stratejik önemi yetmezmiş gibi yeni doğal gaz ve petrol rezervleri ile başımıza üşüşen akbabaların sayısı günden güne artış gö stermektedir. Egemenlerin tüm bunları Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elen üzerinden ayırmadıkları insan faktörüne önem vermedikleri de aşikardır. Yani tüm Kıbrıslılar olarak ortaya koyacağımız mücadelelerin önümüzdeki süreçte birleşmesinin zeminini yaratmaktan başka bir çare kalmayacaktır.

Şu aşamada Kıbrıs’ın kuzeyindeki egemenlerin 1974 sonrası uygulamaya koyduğu tüm politikaları ve planları tek tek yazmaya gerek yoktur. Sadece üretimden koparıldığımızı ve memurlaştırılarak daha bağımlı bir siyasi ve ekonomik yapı oluşturulduğunu, kktc denen ucubenin de bu sistemin bir parçası olduğunu söylemekte fayda vardır. Devamındaki ve günümüzün en tartışmalı konularının bu eksende ele alınmaması için de hiçbir sebep yoktur. Örneğin, borularla su taşıma projesi için kuraklık yaşanan ülkemize yardım yapıldığını düşünmenin saflık derecesini aşan bir aptallık manası taşıdığı görülecektir. Diğer taraftan CTP’li Birikim Özgür ismindeki milletvekili payesi taşıyan şahsiyetin ilk kez ortaya attığı ve UBP’nin müşavirleri tarafından farklı mekanlarda savunulan Türkiye’den kablolarla elektrik getirme projesi için de ayni görüşlerimi ayni maddi temellerle yinelemem tutarlılık arzedecektir.

Paris Nazi işgali altında...
Paris Nazi işgali altında…

Ülkemizdeki tartışmalarda ve çeşitli yazılarda özellikle kuzeydeki işgal rejimini konuşurken sık sık Nazi Almanyasının işgal ettiği Fransa’daki işbirlikçi Vichy Hükümeti’nin adı geçmektedir. Bağımsızlık ve özgürlük için mücadele edenleri uydurma mahkemelerde yargılayan, Alman ordusuna teslim eden, makam işgal etmekten başka hiçbir yetki, görev ve sorumluluğu bulunmayan açık işgal koşullarındaki bir yapılanma ile ülkemizdeki hükümetlerin ortaya çıkan benzerliklerini konuştuğumuz olur. Bunları tartışmanın yanında dışardan gelen emirlerin amirinin durumunu da değerlendirmekte ve ülkemiz için beslediği alt sömürgeci arzuları göstermekte fayda var.

19 Temmuz 2011 tarihinde TC Başbakanı ülkemizde boy göstermiştir. Sendika binalarının çeşitli gerekçeler uydurularak arandığı, keyfi tutuklamalar yaparak sendikacıların gözaltına alındığı, eylemlerde şiddet uygulayarak demokrasinin ve insan haklarının yerle bir edildiği, özellikle KTHY binası önünde pankart alma bahanesi ile insanların darp edildiği ve yerlerde sürüklendiği hafızalarımızda yer etmiştir. Kendini koruma derdindeki arkadaşlarımızdan bir kısmı gözaltına alınmış savcılık tarafından da haklarında dava dosyalanmıştır.

http://yargilaniyoruz.org/?p=11871

Dün mahkeme avlusunda 19 Temmuz davalıları ile 14 Aralık 2012 tarihinde KTÖS’ün organize ettiği TC Elçiliği önündeki Kara Çarşaf eyleminden dolayı haklarında dava okunan öğretmenler birlikteydi.

http://yargilaniyoruz.org/?p=11875

Bu iki dava ve birçok siyasi dava, egemenlerin yani ülkemizdeki TC asker-sivil bürokratları ile onların işbirlikçilerinin yıldırma ve usandırma yöntemleri olarak hayat buluyor. Bizler ise eylemlerimizin bir parçası olarak bu davlara konu olmaktan dolayı gurur duyuyoruz.

Bugün toplumsal dinamikleri hayata geçirme potansiyeli taşıyan ve özellikle halkın geneline maddi ve manevi zarar verecek olan elektrik zammı ülkemiz üzerindeki entegrasyon ve asimilasyon politikalarının bir devamı niteliği taşımaktadır. İşbirlikçiler ise gelecek kaygısı düşünmeksizin zamları savunmaktan geri durmuyorlar.

Mücadelenin iki yönü olacağı açıktır. Hem işbirlikçiler hem de işgalciler bu mücadeleden paylarını alacaklar özgür ve bağımsız bir ülkenin temellerinde ortadan kaybolacaklardır.

 

“…Sonra hergün geldiler artarak geldiler
Kadınları çocukları ve alkışlarıyla
Yoğurt mayalar gibi geldiler
Pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
Su gibi, ateş gibi
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
Yeni yollarla tanıştı ayakları
Her gün yeni kabuklar çatladı
Yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
Bir kent oldular sonunda
Ve adını değiştirdiler ülkenin.”

Grup Yorum, Madenciden

 

Besim Baysal

Baraka Kültür Merkezi Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply