BURSLARIMIZ YATMIYOR HABERİN VAR MI? – Celal Özkızan

bursYurtdışında okuyan öğrencilerin burs çilesi, artık alışılagelmiş bir durum…

Hükümette kim olursa olsun, tüzükle düzenlenmiş bir hak olan öğrenci burslarının düzensiz yatıyor olması (ve bazen aylarca yatmıyor olması) sanki kaçınılmaz bir gerçek…

İşin en acıklı yanı, mücadelesinin, tarihinin ve geleneğinin merkezinde yükseköğrenim gençliği (örneğin KÖGEF gibi) olan CTP’nin hükümet döneminde de yurtdışındaki yükseköğrenim gençliğine bizzat CTP tarafından çile çektirilmesi…

Yurtdışında üniversite okuyan öğrenciler dediğime bakmayın sakın tabii; burs hakkı sadece Kıbrıs’ta ve Türkiye’de okuyan öğrencilere tanınmış…

Yani kktc denilen devlet, Kıbrıs ve Türkiye dışındaki ülkelerde okuyan genç vatandaşlarını umursamıyor; hoş, Kıbrıs’taki ve Türkiye’deki öğrencilere karşı takındığı tutum da ortada…

Burs tüzüğüne göre burslar, her ayın son haftası içinde ödenir…

Yani tüzüğe göre, Kasım ayı dahil olmak üzere bursların yatmış olması gerekirdi…

Şu an bazı öğrenci arkadaşlarımız Temmuz’dan beri burs alamıyorlar hakları olmasına rağmen…

Bursu en çok yatmış öğrenci arkadaşlarımız bile en son Eylül burslarını alabilmişler…

***

Şunu belirtmekte fayda var…

Türkiye’de okuyan öğrencilerin sadece en temel masraflarını bile hesaba kattığımızda, ortada çok ciddi bir harcama var…

Ev kirası, faturalar (ki Türkiye’deki doğalgaz ve elektrik fiyatlarının namını duymayan yoktur), yiyecek, giyecek (ki Türkiye’deki kışların soğuğunun namını da bilmeyen yoktur), okul ihtiyaçları, ulaşım ve dahası…

Bu temel harcamaları bile hesaba kattığımızda burslar, bunları karşılamaya ancak yetiyor…

Bunun yanında her insanın ihtiyaç duyduğu sosyal ve kültürel etkinlikleri de hesaba katarsak, öğrencilerin harcamalarının -en iyimser tahminle bile- kaçınılmaz olarak önemli boyutlara ulaştığını görürüz…

Böyle düşünüldüğünde burslar, öğrenciler için hayati bir öneme sahip…

“Anneleriniz babalarınız para göndermez mi size?” diye bir mazaret ise asla kabul edilemez çünkü öğrenciler, Türkiye’de okuma planı yaptıklarında, devletin kendilerine sağlamakla yükümlü olduğu bursun güvencesini hesaba katarak kararlar alıyorlar…

Sadece ailesinin cebinden geçineceğini bilse, Türkiye’de okumayı göze almayacak pek çok öğrenci arkadaşımız var başta destek bursu alan öğrenciler olmak üzere…

Öte yandan her geçen gün çeşitli alanlara yayılmakta olan ve vurguna dönüşen zamlar da ailelerimizin belini kırdığından, hükümetin “aileleriniz para göndermiyor mu size” demeye de yüzü yok zaten…

Kısacası nasıl ki ay sonunda maaşlar bir gün geç yatınca insanlar ortalığı ayağa kaldırıyorlar; aynı tepkinin burs konusunda da verilmesi lazım…

Öğrenciler ise halihazırda tepkilerini ortaya koyuyorlar…

Gerek basın bildirileri ve eylemler yoluyla, gerek yetkililere ve hükümete sorumluluklarını sürekli hatırlatarak, gerek videolar çekip yayınlayarak…

Öğrenciler burslarını düzenli almaya başlayana kadar da seslerinin ve eylemlerinin dozlarını arttırarak mücadele etmeye devam edecekler…

Hükümet, patronları ve sermayeyi ön plana koyup onları mali açıdan pek çok şeyden muaf tutarken ve mesela söz konusu AKSA olduğunda bir de dönüp üstüne AKSA’ya kaynak aktarırken, hükümetin dönüp biz öğrencilere “bütçede para yok” demesi bizleri daha da öfkelendiriyor…

Suat Günsel her gün zenginleşirken, büyük inşaat şirketleri servetlerine servet katarken, özel sektördeki emekçileri acımasızca sömürerek ve zor ve güvencesiz koşullarda çalıştırarak palazlanan özel sektör patronları her gün daha da çok güçlenirken ve hükümet de halkın değil sermayenin ve zenginlerin temsilcisi olduğu için bu ortama çanak tutup zemin hazırlarken, kimse bize “öğrencileri biz de düşünüyoruz ama elimizden bir şey gelmiyor” masalını okumasın…

Biz biliyoruz ki “ekonomik sıkıntı” dediğimiz şey teknik bir mesele değil, politik bir meseledir; yani tercih meselesidir…

Ekonomik sıkıntılar yaşanırken eğer zenginler zenginleşmeye devam ediyorsa ama öte yandan emekçilerin, gençlerin ve öğrencilerin haklarına daha çok göz dikiliyorsa; sistemin ve hükümetlerin tercihi ekonomik sıkıntıların bedelini halka ödetmektir…

Hem de biliyoruz ki bütün dünyada krize sebep olanlar, yine zenginlerin ve patronların kendisiyken…

Zaten yoksullar ve emekçiler ne zaman kriz çıkarabilecek kadar ekonomik güce sahip olmuşlardır ki ?..

Celal Özkızan
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply