Dev Aynasından Kendimize Bakmak: “Yangın Yerinde Kabare” – Nazen Şansal

Tiyatro hayatın aynasıysa kabare dev aynasıdır.

Haldun Taner

Salı akşamı, KTAMS Barış Salonu’nu dolduran kalabalık bir kitleyle birlikte çok güzel bir kabare izledik ya da başka bir deyişle; sanat, düşünce ve ifade özgürlüğü direnişine ortak olduk. Bu direnişin mazisi neredeyse insanlık tarihi kadar eski olsa da oyun özelinde hatırlayacak olursak; geçtiğimiz yıl Devlet Tiyatroları repertuvarından çıkarılan, yasaklama ve sansüre maruz kalan Yangın Yerinde Kabare’yi, ülkemizin ilerici sanatçılarının gönüllü emeği ve sendikalarının desteğiyle ayakta alkışladık. Oyunun Devlet Tiyatrolarında oynanamamasının sorumluları, devlet-sanat-politika ilişkisi ve Özerk Tiyatro Yasası’nın aciliyeti konusundaki görüşlerimi, yine bu sitede yayımlanmış olan “Şu Tiyatroyu Politikleştirmeli mi Politikleştirmemeli mi?” başlıklı yazımda ifade etmiştim. 

Özerk Tiyatro Yasası hala daha siyasilerin gündeminde değilse de o dönem yaşanan sancı, yılgınlık nedir bilmeyen sanatçılarımızın dirayetli duruşuyla sendikal mücadelenin yollarını ne iyi ki kesiştirdi ve bu oyunu doğurdu. Yönetmen Yaşar Ersoy’un broşürde belirttiği gibi; “Sendikaların, çalışanların haklarını savunurken, toplumsal hayatın bütünlüğünden uzaklaşması, emek, demokrasi ve barış mücadelesinde önemli bir eksiklik ve boşluk yaratır. … Toplumsal düzlemde mücadele alanlarından biri de kültür-sanattır. Bilinir ki, emek mücadelesi verilirken çalışanların toplumsal bilincinin oluşması için ekonomik taleplerin yanında, kültür-sanat yaşamının gereksinimleri de karşılanmalıdır.” Umarız ki ilerici sendikalarımız bu oyuna verdikleridestekle kalmaz. Türkiye ve dünyadaki sendika tiyatrolarının başarılı örneklerini inceleyerek,tiyatro yapmak isteyen üyelerine de alan açarlar. Böylelikle zümresel çıkar mücadelesine saplanmadan, hem toplumun farklı kesimleriyle temas kurar hem de sanatın eleştirel ve dönüştürücü baskısını kendi bünyelerinde her daim yaşar ve üyeleriyle birlikte gelişirler. 

Oyunun değerlendirmesine geçmeden, benim ve belki başka pek çok seyircinin aklına takılan bir konuyu da sorgulamadan edemeyeceğim.Sahnede izlediğimiz, hepsi birbirinden başarılı oyuncuların büyük çoğunluğu Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’ndan tanıdığımız, Belediye tiyatromuzun oyunlarında görmeye alıştığımız sanatçılardı. Oyun, biçim ve içerik olarak Belediye Tiyatrosu’nun geleneğine tam da uygun düşmekte, sıklıkla kullandığı toplumcu gerçekçi anlayışıyla örtüşmekteydi. Tüm bunlara rağmen “Yangın Yerinde Kabare”yi Lefkoşa Belediye Tiatyrosu’nun kurumsal olarak sahiplenmemiş olması oldukça şaşırtıcı ve üzücü. Halkımıza her daim ilerici adımları attırma, eleştirel bakma ve sorgulatma misyonunu üstlendiğine inandığımız Belediye tiyatromuzun içinde de mi bir yangın var diye düşündürüyor tiyatro severlere…Böylesi bir yangında ilk kurtarılacak; sanatın özgürlüğü ve demokrasi kültürü olsa gerek. Kuruluşundan bu yana Belediye tiyatromuzun onurlu duruşunu takip etmiş, Kızılbaş’taki o küçük salonda büyük düşlere ortak olmuş her bir seyircinin de, bu yangına seyirci kalmaması,Nemrud’un ateşine ağzında bir damla suyla giden karıncacık gibi safını belli etmesi gerekiyor. 

***

“Yangın Yerinde Kabare”, Mehmet Baydur, Aziz Nesin, Vural Pakel, Marcel Berguıer ve Çetin Altan’ın kalemlerinden çıkan ve Yaşar Ersoy tarafından oyunlaştırılıp yönetilen kolaj bir metin. Yönetmen yardımcılığını, dekor, ışık ve broşür tasarımını Umut Ersoy’un üstlendği oyunun müziklerini Ersen Sururi yapmış,icrasında ise Oskay Hoca görev alıyor. Kareografisini Melek Erdil’in yaptığı 2 perdelik oyunda Özgür Oktay, Döndü Özata, Melek Erdil, Melihat Melis Günalp, Barış Refikoğlu, Erol Refikoğlu, Işın Cem, Umut Ersoy, Irmak Refikoğlu ve Yaşar Ersoy rol almakta. Hepsi birbirinden üstün performanslar sergileyen oyuncular arasında, sanatçı duruşundan hiç taviz vermeden, eğilip bükülmeden sahnede 50.yılını dolduran Erol Refikoğlu, Işın Cem ve Yaşar Ersoy, gençlere ayak uyduran enerjilerini tecrübeleriyle harmanlayıp yine ayakta alkışlanmayı hak ediyorlar. En genç oyuncu Irmak Refikoğlu ise seyirciyi kavrayan,gerektiğinde uyandıran ve oyuna konsantre eden ses tonu ve dinamizmi ile dikkat çekiyor. Bolca melodi ve dansın yer aldığı oyunun müzikleri temaya uygun olmakla birlikte icrası kabare tarzı için biraz zayıf, coşkusu ise oyuncularınyaşattığı heyecan düzeyinin altında kalıyor.Yangın yerinin, yani tüm memleketin dekoru ise tek kelimeyle şahane! Trafikte yaşanan sıkıntılara da gönderme yapan dekor, kktc’yi kazazede bir araba olarak resmediyor. Bu paramparça arabanın kah önünde kah arkasında, bazen koltuğunda bazense kaportasında, yasama, yürütme ve yargı erkleri eleştiriliyor. İktidar da muhalefet de hicvediyor.Toplumsal, politik ve ekonomik konuları, taşlama ve yergi ile ele alan oyun, yaşadığımız trajediyi dev aynasına yansıtıp komediye dönüştürüyor. 

Gelmiş, geçmiş politikacılar, eleştirilerden en çok nasibini alan hatta neredeyse tek suçlu ilan edilen oluyor. Elbette bu yangın yerindekabahatin büyüğü, koltuklara yapışıp hepimiz adına karar verenlerde, anavatana şükran çekip mammayı yiyenlerde, muhalafetteyken susup sırasını bekleyenlerdedir. Ancak politikacılarla karşılıklı birbirlerini besleyen önemli bir odak da büyük sermayedir. Hiçbir hükümetin karşısına alamadığı, verdiği teşviklerle devletten daha zengin yaptığı büyük sermaye, oyunda, hak ettiği önemi görmemekte. Oysa kendileri, memleketi yangın yerine çevirmek konusunda siyasetçilerle yarışıyor, baş rolü hükümet edenlerle paylaşıyorlar.  

Bir bütün olan hayattaki ve sahnedeki tavırlarıyla en yetenekli oyuncularımızın, ülke gerçeklerini, çala söyleye, güle oynaya birçırpıda özetlediği, yakın geçmişte başımıza gelenleri düşündürüp güldüren bu neşeli direniş mutlaka izlenmeli. Hatta kayıt altına alınıp arşivlenmeli ki, bir gün küllerimizden yeniden doğmayı başarıp bu yangını söndürdüğümüzde, bakıp bakıp tekrar gülelim bir zamanlar ağlanacak halimize.

Nazen Şansal

Baraka aktvisti