DİN GÖR-SEN EYLEMİNE NASIL BAKMALIYIZ?

ADL 

YORUM-HABER

Din görevlileri sendikası geçtiğimiz gün iş güvencesi için eylem yaptı. Din görevlileri sendikası başkanı Süleyman Çakır yaptığı yazılı açıklamada çalışma şartlarının iyileştirilmesiyle ilgili taleplerini daha önce Vakıflar İdaresi ve Din İşleri Dairesi Yönetim Kurulu’na ilettiklerini, bir yılı aşkın bir süre sonra bu taleplerine yazılı olarak olumsuz cevap verildiği için eyleme gitmek zorunda kaldıklarını belirtti.

Din görevlilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi veya iş güvenliği talepleri haklı olmakla beraber, devletin bu konudaki tavrının ne olması gerektiği tartışılmalıdır.

Eğitim, sağılık, ulaşım, barınma gibi  yaşamsal öneme haiz halkın temel haklarını nitelikli bir şekilde var etmek yerine buralardan elini eteğini çeken, serbest piyasa düzeneğinin insafına bırakan devletin bütçesinde dine ayrılan rakamların kaç haneli olduğu malumdur.

Neo-liberal politikaların yıkıcı sonuçlarını yaşadığımız bir dönemde dinin egemenler eliyle teşvik edilmesinin tesadüf olamayacağı da açıkça ortadadır.

Bunun en bariz örneği Türkiye’de siyasallaşarak bir iktidarın bileşenleri olmayı başaran AKP-cemaat ortaklığıdır. Tek bir dinin, hatta mezhebin misyoneri olmayı rehber edinmiş, günden güne otoriterleşen ittifak başta düşünce, ifade, inanç özgürlükleri olmak üzere birçok alanda yıllarca tahakküm kurmuştur.
Neo-liberal uygulamaların yol açabileceği sosyal öfkenin örgütlü maddi bir güce dönüşmesini engellemek için dini istismar etmiştir.

Peki sol, devletin tavrı konusunda nasıl bir çözümleme önermelidir?

“Devlet hiçbirşeye karışmasın” ya da “ha tenis kursu ha Kur’an kursu” söylemleri açıkça liberal önermelerdir. Ne dinin siyasallaşmasını ve egemenlerin elinde güçlü bir tahakküm aracı halini almasını ne de din görevlilerinin sosyal haklarının gasp edilmesini engelleyemez.

Bunun yerine inanç özgürlüğünden taviz verilmeden, her dinin/mezhebin sadece kendi imkanlarıyla örgütlenebileceği koşulların yaratılmasını ve bununla da yetinmeyerek devletin halkın çıkarına çalışacak denetim mekanizmalarının bu konu üzerinde sürekli aktif hale getirilmesini önermek; hem din görevlilerinin sosyal haklarını devlet güvencesine alacak hem de dinin siyasallaşmasını engelleyici bir çözümlemeye doğru kapıyı aralayacaktır.

Be the first to comment

Leave a Reply