DİRENİŞ – Mustafa Keleşzade

ne-yazacagimi-bulamadim-ama-anarsi-isteGezi direnişi ve Haziran ayaklanması  Türkiye’de çok şeyler değiştirdi. Bunlardan dikkatimi çeken biri de yeni başlayan bir yazılama tarzı. Sadece slogan bulunamadığını yazılıyordu duvarlara.

Bir mesajı yok gibi görülebilir bu yazılamanın ama var aslında; yazacak bir şey bulamasam da varlığını sarsmak için sokakta olmaya ve istemediğin şeyleri yapmaya devam ediyorum mesajı var iktidara.

Bugün ben de köşe yazımı yazmıyorum. Ben de yazacak bir şey bulamadım diyorum.

Onun yerine ise İşçi Filmleri Festivali’nin açılış filmi “ODTÜ Ayakta”nın konuğu olarak adamızda bulunan eski dostum Hadi İskit ile yaptığım bir sohbetten dikkatimi çeken bazı noktları paylaşacağım sizinle.

Kendisini Kıbrıs’a getiren belgesel 18 Aralık 2012’de ODTÜ’ye Tayyip Erdoğan’ın beraberinde bir  polis ordusuyla Göktürk 2 uydusunun fırlatılışını takip etmek mazereti ile girmesini ve gelişen direnişi konu almakta.

Sanırım biber gazının nasıl bir şey olduğunu ilk kez o zaman merak etmiş, TOMA’nın adını ilk kez o dönem duymuştum.

Kendisine bu direnişi önemli kılanı sorduğumda iki noktaya dikkatimi çekti.

O süreçte 68 kuşağı ruhunun yeniden vücut bulmasıydı ilk nokta. Vietnam Kasabı olarak adlandırılan Kommer 69’da ODTÜ’ye girdiğinde arabası ters çevrilip yakılmış ve kovulmuştu okuldan. ODTÜ’ye Tayyip’in girmesi de bir Kommer etkisi yarattı. Önce öğrenciler kendi aralarında toplanıp başladılar direnmeye, polis şiddeti arttıkça öğrencilerin sayısı da arttı. Direniş önce tüm ODTÜ’yü, ardından ise tüm Ankara’yı ve tüm Türkiye’deki ünivestileri sardı o dönem.

hadistencilÖyle bir süreç gelişti ki herkes taraf olmak durumunda kaldı. Bir yanda yandaş rektörler ODTÜ öğrencilerini kınamak için açıklama üstüne açıklama yaparlarken. Diğer yanda ise o üniversitelerin öğrencileri ODTÜ ile dayanışmalarını göstermek ve kınamaları geri aldırmak için tüm Türkiye’yi bir eylem alanına çevirdi. Nitekim bazı kınamalar geri de aldırıldı o dönem.

İşte burdan da diğer noktaya geliyoruz. Haziran İsyanı döneminde duvarlarda sıkça  “o göt yere inecek” yazısı görülebilmekteydi. Sanırım bir direnişin ruhu bundan daha iyi özetlenemezdi. Giderek güçlenen, güçlendikçe de otoriterleşen bir iktidar ve onun kendisini diktatör zanneden lideri.   O lider aracılığıyla da sürekli baskılanan, hayatlarına müdahale edilen bir halk. Haziran İsyanı bu diktatöre bir meydan okuma olarak gelişti ve tüm Türkiye’ye yayıldı.

ODTÜ’nün diktatöre karşı “ayakta” kalması ve direnebilmesi de böyle bir öneme sahip. O döneme kadar Tayyip’in karşısına kitlesel bir şekilde dikilebilmek düşünülemezdi. Fakat o gün bu gerçekleştirildi ve bir eşik aşıldı. Bir polis ordusuna ve kullanılan şiddete rağmen ODTÜ’lüler ayakta kaldı.  Böylece Gezi Direnişine kadar gidecek yolda önemli bir adım atıldı.

İşçi filmleri hakkında daha fazla bilgi için:  http://iffkibris.org/

ODTÜ direnişi ile ilgili anlamlı bir video: http://www.youtube.com/watch?v=wxSDV4TwWok

 

Mustafa Keleşzade

Baraka Kültür Merkezi Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply