ELEKTRİK VE ÖZELLEŞTİRME-MÜNÜR RAHVANCIOĞLU

AKINTIYA KARŞI

Baraka Aktivisti

Münür Rahvancıoğlu

Sermaye örgütleri geçtiğimiz hafta halkı yoklayarak, genel eğilimin “elektrikte özelleştirmeye” onay verecek noktaya gelip gelmediğini kontrol etti. Patron örgütlerinin hep birlikte imzaladıkları ve Kıb-Tek’in özelleştirilmesinin talep ettiği bildiri, neredeyse hiçbir tartışmaya yol açmadı…

Toplumumuzu bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda yapılan, böylesi önemli bir açıklamanın, neredeyse hiç tartışılmaması ilk bakışta şaşırtıcı olabilir. Oysa bunun nedeni, halkın “elektrikte özelleştirme konusuna duyarsız” olması değil; tam aksine, çok büyük çoğunluğu ile halkın “elektrikte özelleştirmeye karşı olmak” konusunda kararını çoktan vermiş olmasıdır.

Zaten Kıb-Tek’in mevcut yapısındaki muazzam zaafiyetlere rağmen hala özelleştirilememiş olmasının nedeni de budur.

Hal böyleyken, kararı kesin iki tarafın arasında tartışacak bir şey de kalmıyor. Sermaye ve onun işbirlikçileri olanlar özelleştirme istiyorlar, halk ise buna karşı…

Gene de rehavete kapılmamak gerekiyor. Çünkü mevcut durumun böyle olması, her zaman böyle kalacağı anlamına gelmiyor.

Öncelikle sermaye içerisinde bu konuda neredeyse hiç çatlak ses bulunmadığını, yani sermaye örgütlerinin net bir şekilde birlikte durduğunu unutmamalıyız.

Ve bundan daha önemlisi ise, halkın büyük bir çoğunluğu özelleştirmeye karşı olsa da, sermaye tarafından kafası karıştırılmış azımsanmayacak bir kesim dahil bazı firelerimiz olduğunu da unutmamalıyız. Yani sermaye saflarında var olan netlik, bizim saflarda mevcut değil…

İşte geçtiğimiz hafta yapılan “özelleştirme talebi” açıklaması, bu bileşimin ne oranda değiştiğini kontrol etmek amacıyla sermayenin nabız yoklaması idi…

***

Elektrik Kurumu’nun özellştirilmesini savunanların, kurum yönetimini ellerinde tutanlar olduğunu ve özelleştirmeye zemin hazırlanması için sürekli gündemimize sürdükleri “olumsuzlukların” müsebbibi olduklarını hatırda tutarak hareket etmemiz şart…

Ayrıca bu olumsuzlukları, her gündeme getirdiklerinde, halkın kafasını biraz daha karıştırmak, sorunun nedeni oldukları halde çözüm arayışı içindeymişler gibi bir görünüm sunmak istedikleri de ortada…

Eğer “nasıl olsa halkın büyük çoğunluğu karşı” diyerek, sermaye temsilcilerinin bu yoklamalarına tepkisiz kalırsak, bizim saflardan azalmaların hızla artacağı da bir gerçek…

İşte bu yüzden, sermaye temsilcilerinin her girişimine yanıt vermek, onları  kurum özelinde sorunları tartışmaya davet etmek bir görev olarak önümüzde dikiliyor…

En az bunun kadar önemli bir nokta daha var: Bu tartışmaları Kıb-Tek özelinde sınırlı tutmamalı, özelleştirme, kamusal mülkiyet, serbest piyasa, rekabet ve kapitalizm ekseninde yani daha genel bir bağlamda sürdürmeliyiz…

Çünkü halkın ve emekçilerin en genel çıkarlarını temsil ettiğini iddia eden bu kan emicilerin, özelleştirmeye karşı olanları “çıkar çevreleri” diye tanımlayan bu sömürücülerin maskesinin düşeceği platform böyle bir platform olacaktır…

***

Kurum’un mevcut olumsuzlukları, bizim de eleştirdiğimiz şeylerdir. Ancak özelleştirmeye karşı olmak demek, bu olumsuzlukları savunmak demek değildir. Özelliştirmeye karşı olanlar, bu olumsuzlukları yaratan ve sürdüren sermaye örgütlerine ve onların işbirlikçisi hükümetlere de karşı olanlardır…

Bugün “vatan kurtaran şaban” edasında özelleştirme talebini yükselten Ticaret Odası, Sanayi Odası, Otelciler Birliği, Genç İşadamları, Genç Profesyoneller; her platformda tartışmaya davet edilmeli ve bazı soruları yanıtlamak zorunda bırakılmalıdır.

Kaç çalışanınız var? Ödediğiniz ortalama maaş nedir? İşyerlerinizde sendika var mı? Çalışanlarınız izin kullanabiliyor mu? Ek mesai ödüyor musunuz? Sigorta yatırımlarınız ne düzeyde? Ne kadar vergi veriyorsunuz?

Halkın “elektrikte özelleştirme” karşıtı tutumunu, sermayenin sürdürdüğü tartışma sayesinde kapitalizm karşıtı bir bilince, az sayıda zenginin çok sayıda emekçi alehine lüks içinde yaşıyor olmasının eleştirisi haline dönüştürmek fırsatını kaçırmamalıyız.

Mevcut durum her zaman bu şekilde devam etmeyecek, biz onların üzerine gitmediğimiz sürece onlar bizim üzerimize gelecektir.