Eşitlik Ve Adalet İçin Göç Yasası Kaldırılsın

KTÖS, KTOEÖS ve KTAMS, “Göç Yasası” olarak adlandırdıkları Kamu Çalışanlarının Maaş, Ödenek ve Ücretlerini Düzenleyen Yasa’ya karşı Cumhuriyet Meclisi önünde eylem yaptı ve yasanın kaldırılmasını istedi.

Sendikalar, yasanın, yeni genç çalışanlar ile eski tecrübeli çalışanlar arasında eşitsizlik ve adaletsizlik yarattığına dikkat çekerek, “Göç Yasası” ortadan kaldırılıncaya kadar mücadelelerinin daha da büyüyerek devam edeceğini bildirdi ve “İnsanca bir yaşam talep ediyoruz, eşitlik ve adalet istiyoruz” dedi.

Sendikalar, CTP/BG-DP/UG hükümetinin “Göç Yasasını” ortadan kaldırmasının boynunun borcu olduğu da savundu.

KTÖS, KTOEÖS ve KTAMS bugün Meclis önünde toplanarak, Göç Yasasına karşı eylem yaptı. Meclis önüne yürüyen sendika üyeleri ellerinde “Eşit işe eşit ücret”, “Göç etmek değil adalet, eşitlik istiyoruz” ve “Ayrıcalık değil eşitlik istiyoruz” gibi pankartlar taşıdı.

Eylem sırasında 2011 sonrası işe giren KTÖS üyelerinden bir grup öğretmen de sembolik kürsü kurarak, şu anda hükümette olan Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ve bazı milletvekillerinin “Göç Yasası” ile ilgili muhalefetteyken yaptığı açıklamaları tiyatro şeklinde eylemcilerle paylaştı.

5

Eyleme, TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit ile Çağ-Sen de destek verdi.

KTÖS, KTOEÖS ve KTAMS tarafından yapılan ortak basın açıklamasını da, 2011 sonrası işe giren KTÖS üyesi öğretmenler Süleyman Gelener ve Ulaş Yıldız okudu.

Açıklamada, bugün Göç Yasası’nın yarattığı tüm olumsuzlukları ve bundan ne kadar rahatsız olduklarını göstermek üzere 3. kez Meclis önüne geldikleri belirtilerek, Göç Yasası’nın, en temel insan haklarından biri olan “eşit işe eşit ücret” ilkesini yok sayarak yürürlüğe girdiği kaydedildi.

Göç Yasasının çalışanlar arasında yarattığı “adaletsizlik” ve “eşitsizlik” nedeniyle hukuk devleti ilkesine ve insan haklarına aykırı olmasının yanı sıra Meclis’e gelip Meclis’te onaylanmasına kadar geçen sürede birçok iddiayı da beraberinde getirdiği savunulan açıklamada, bu iddialar arasında; “yargının siyasallaştığı, savcılığın yanlı ve Anayasa’ya aykırı kararlar verdiği, Meclis’in uluslararası sözleşmelere aykırı bir yasa onayladığı, bilerek ve isteyerek kamu görevlileri arasında ayrı bir zümre, ayrıcalıklı kesimler, sınıflar ve imtiyazlar yaratıldığı” gibi söylemlerin de olduğu öne sürüldü.

Bu söylemlerin bugün Mecliste bulunan milletvekilleri tarafından 25 Ekim 2010 tarihli oturumda söylendiği savunulan açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Ne tesadüftür ki bu söylemlerde bulunan kişiler bugün bu Mecliste sadece milletvekili sıfatı ile değil, ‘Başbakan’ ve ‘Başbakan Yardımcısı’ sıfatı ile de bulunmaktadır.

25 Ekim 2010 tarihinde bu yasa ile ilgili verilen mahkeme ve savcılık kararlarını şüphe uyandırıcı ve kusurlu bulanların, göreve geldikten sonra bu konu ile ilgili herhangi bir soruşturma veya araştırma gerçekleştirmemesi de aynı şekilde bizlerde şüphe uyandırmaktadır. Ayrıca, bu durum bize siyaset etiğini de sorgulatmaktadır.

DSC_0537

Etiğin unsurları olan görev, sorumluluk, vicdan, iyi niyet, sevgi, onur, başkalarına saygı, kamu yararı devlet yönetiminde ve siyasette de önemli öğeleri oluşturmaktadır. Bugüne kadar iktidar olan hiçbir siyasi partinin gerçek anlamda etik olduğuna ve yakın gelecekte de olacağına inancımız yoktur. En azından, özellikle son 10 yıldır yalnızlaşan ve git gide tükenen Kıbrıs Türk toplumu olarak siyasilerden geleceğe dönük beklentimiz dürüst, adaletli ve şeffaf olmalarıdır.”

Açıklamada, “Göç Yasası ile emeğin ucuzlatıldığı, örgütlü yaşamın dinamitlendiği, Kıbrıslı Türklerin ekonomik, özlük ve demokratik haklarının gasp edildiği Kıbrıs’ın kuzeyinde, yalan ve siyasetle değil emeği ile hayatını sürdüren tüm emekçiler için eşitlik ve adalet istiyoruz” denildi.

Açıklamada, adaletsizliğin ve eşitsizliğin arkasına saklanıp, söylediklerini değil kendilerine söylenenleri yapmakla suçlanan CTP/BG ve DP/UG hükümetinin “Göç Yasası”nı ortadan kaldırmasının boynunun borcu olduğu vurgulandı ve şöyle devam edildi:

“Özel sektörün sendikalaşmasının önünü açması boynunun borcudur, asgari ücreti refah seviyesine yükseltmesi boynunun borcudur, sermayeye değil halka hissetmesi boynunun borcudur. CTP-DP Hükümeti muhalefette iken ateşli söylemlerle karşı çıktığı, hükümette iken ‘kaynak yok’ bahanesi ile sahip çıktığı Göç Yasası ortadan kaldırmayacaksa, hükümette olmasının bir anlamı yoktur.14

Siyasette etik kuralını yeniden hatırlatırken, ‘Göç Yasası’ ortadan kaldırılıncaya kadar mücadelemize daha da büyüyerek devam edeceğiz.”

Be the first to comment

Leave a Reply