GAÜ’nün Sırrı: Yatırımdan Nasıl Kaçılır? – Münür Rahvancıoğlu

Sosyal medyada bir süredir gündemi meşgul eden GAÜ emekçilerinin maaş krizi, farklı açılardan konu olmaya devam ediyor.

Takip edenler bilecek; 2016 yılının ilk yarısında 2 işçiye mezar olan hastane inşaatında bayram öncesi yemeli-içmeli gezi düzenlenmesi büyük tepki çekmişti. Tepkinin bir sebebi de GAÜ’de, şirketi savunmak için özel olarak memnun edilen bir grup dışında, binlerce çalışanın aylardır maaşını alamıyor olmasıydı.

Çalışanlarını ödeyemeyecek durumdaki bir şirketin, iki işçisinini ölümüne neden olmuş bir iş yerinde, daha üzerinden zaman geçmeden yemekli gezi yapması, şaşkınlıkla karşılanmıştı.

Konu üzerine GAÜ tarafından yapılan “açıklama” ise, tam da özürü kabahatinden büyük dedirtecek cinstendi: GAÜ, şirketin yaptığı yatırımların,  ne kadar önemli bir şirket olduğunun, gücünün, imkanlarının, kapasitesinin böbürlenmesi ile dolu paragraflarca açıklamasının bir köşesinde, yatırım dönemlerinde çalışanlarını ödememenin şirket politikası olduğunu, yoksa şirketin hiç de zor durumda olmadığını ilan etmişti.

Bunun üzerine sosyal medya üzerinden şiddetlenen GAÜ sorgulamaları, bu “büyük, güçlü, önemli” şirketin sigorta yatırımları konusundaki siciline yöneldi. Ve ortaya çıktı ki; GAÜ sadece yatırım dönemlerinde değil, neredeyse hiçbir zaman sigorta yatırımı yapmıyor…

Sosyal Sigortalar Dairesi’ne toplam borcu altı milyon otuz sekiz bin sekiz yüz seksen bir türk lirası ve otuz altı kuruş olan bir “büyük” şirketten söz ediyoruz…

Peki bu nasıl mümkün oluyor? Bu kadar uzun süre yatırım yapılmadığı zaman, yasal olarak bu yatırımları toplamak zorunda olan Sosyal Sigortalar Dairesi tarafından yasal işlem yapılması gerekmiyor mu?

Normal prosedüre göre uyarı verilmesi, ceza yazılması ve dava dosyalanması gerekirken; neden GAÜ ve/veya bağlı şirketleri adına dosyalanmış tek bir dava bile mevcut değil?

Evet yanlış okumadınız, altı milyon TL’lk borcuna rağmen GAÜ adına dosyalanmış tek bir dava, yazılmış tek bir ceza dahi yok!

Dahası, devlet ihalelerine girmek, yabancı uyruklu işçi çalıştırmak için çalışma izni almak vb. her türlü prosedürde aranan “sigortadan borcu yoktur” yazısı da her istediğinde GAÜ’ye veriliyor…

Bu nasıl mümkün oluyor?

***

Aslında bu sorunun cevabı oldukça basit ve yasal…

GAÜ’nün sırrı, isteyen tüm patronların, niyetlenen tüm şirketlerin uygulayabileceği oldukça kolay bir yönteme dayanıyor…

Şöyle ki; yasal olarak yapması gereken yatırımları yapmayıp biriktiren her patron Sosyal Sigortalar Dairesi’ne başvurarak bu “hak”tan faydalanabilir.

Önce Sigorta’ya gidip borcunuzu hesaplatıyorsunuz, ardından da bu borcu ödeyeceğinize dair bir “taahütname” imzalıyor ve borcunuzu taksitlendiriyorsunuz.

Toplam borcunuzun çok cüzi bir miktarı kadar tek bir taksit ödemeniz, Sigorta nezdinde sizi “borçsuz” hale getiriyor. Artık tüm yatırımlarını günü gününe yapan herhangi bir şirket gibi; devlet ihalelerine girebilir, çalışma izni çıkarabilr ve “borcu yoktur” yazılı devlet mühürlü belge alabilirsiniz…

Daha sonra herhangi bir taksit ödememeniz, borcunuzu biriktirmeye devam etmeniz durumunda bunun hiçbir yaptırımı da yok…

Üstelik bir süre sonra tekrar “borcu yoktur” yazısına ihtiyacınız olursa aynı prosedürü yineleyebilirsiniz…

Kaç kez taahhüt verip kaç kez uymadığınızın hiçbir önemi yok. Bunu sonsuza kadar tekrarlama “hakkınız” var…

İşte GAÜ’nün küçük sırrı, bu ufak yasal ayrıntıda saklı…

Böylece GAÜ’nün 1987 yılından beridir yatırımı yapılmamış işçisi olduğu, Sosyal Sigortalara altı milyon türk lirasından fazla borç taktığı halde, tertemiz bir şirket olarak faaliyetlerine devam ediyor…

Bunu yapan sadece GAÜ de değil…

Birçok muteber şirket, bu “haktan” faydalanıyor!

Peki ya işçiler ve sigorta kurumu?

***

Sigortaların milyarlarca liralık alacağı patronların cebinde dolaşırken, bu durumun müsebbibi olan siyasetçiler, kurumun zarar etmesine neden olarak bir sürü masal anlatıyor…

Rivayete göre, Kıbrıslı Türkler tembel, sigorta sistemi yanlış, bizim yöneticilerimiz ise beceriksiz olduğu için Sigorta zarar ediyor!

Oysa yukarda anlattığım yöntemin farklı da olsa önemli bir beceri olduğunu inkar etmek mümkün mü?

İşçiler mi?

Boşverin işçileri…

Onlar sağlık karnesi alamıyor, hastaneden faydalanamıyor, işsizlik yardımı, hamilelik ödeneği, emeklilik, kaza, hastalık gibi hiçbir hakka sahip olmuyor… Çünkü patronları borçlu…

Patronları borçlu, ama “borcu yoktur” yazısı alabiliyor…

İşçiler borçsuz, ama sağlık karnesi alamıyor…

İşte bu tekerlek böyle dönüyor…

Münür Rahvancıoğlu

Baraka Aktivisti