Gece Kulüpleri, Seks İşçiliği ve LTB – Münür Rahvancıoğlu

Lefkoşa Türk Belediyesi Belediye Meclisi’nin, 2017 yılından itibaren Lefkoşa sınırları içerisindeki gece kulüplerine izin vermeyeceğini duyurması, feministler arasındaki eski bir tartışmanın yeniden gündeme gelmesine vesile oldu. Gelin önce tartışma neydi kabaca onu hatırlayalım…

***

Sosyalist Feministler, ülkemizde faaliyet yürüten gece kulüplerinin uyuşturucu, mafya, kara para ve kumarhanelerle içiçe geçmişliğine dayanarak buraların bildiğimiz klasik anlamdaki genelev ve seks işçiliği mekanları olarak görülemeyeceğini ifade ediyorlar.

Bu noktadan hareketle, bu mekanların insan ticareti yapılan, seks köleliğinin merkezi olmaları kadar; mafyanın çeşitli bağlantılarını organize ettiği mekanlar oldukları gerçeğine işaret edip; “gece kulüpleri kapatılsın” sloganını yükseltiyorlar. Sosyalist feministlerin bu yaklaşımı muhafazakar bir “fuhuş” söylemine dayanmak yerine; aksine neo-liberal köleleştirme karşısında kadın özgürleşmesi yaklaşımından temelleniyor.

Diğer yandan, liberal ve postmodern feminist çevreler, “yasakçı yaklaşım”ın özgürlükleri kısıtladığını, seks işçiliğinin dünyanın en eski mesleklerinden birisi olduğunu ve gece kulüplerinin “denetim”, “örgütlenme”, “sosyal güvence” gibi faktörlerle “ıslah edilmesini” savunuyorlar. Kendileri dışındaki feminizm anlayışlarını, başta da sosyalist feministleri; muhafazakar ilan edip, her türlü tartışma, diyalog ve fikir alışverişinden uzak duruyorlar. Bu sebeple de söz konusu tartışma kamuoyunun algılayabileceği bir frekansta ilerleyemiyor.

Başta gece kulüpleri olmak üzere, birçok başlıkta yaşanan gerilimler; kamuoyunun bilgisi dahiline gelemediği için de, son yaşanan 8 Mart ayrışması gibi ayrışmalar insanlarımız tarafından “kişisel husumet” zannı ile dışsallaştırılıyor.

Peki LTB Belediye Meclisi’nin son aldığı izin yenilememe kararı bu “tartışmanın” neresinde?

***

Aslına bakılırsa, ortada çok da net bir durum yok. LTB Belediye Meclisi “izin yenilememe” kararını, LTB Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun Belediye Meclisi onayına sunduğu bir karara dayandırıyor. Başkan Harmancı da Belediye Meclisi’nin bu kararının arkasında duruyor.

Bu sebeple öncelikle, LTB Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun aldığı karara ve onun gerekçelerine bakmamız lazım…

Komisyon kararını gerekçelendirirken bakın ne diyor: “Ülkemizde faaliyet yürüten gece kulüplerinde insan ticareti yapıldığı ve kadınların bir kısmının zorla seks kölesi olarak çalıştırıldığı, gerek ülkemizde yapılan araştırmalarda, gerekse de uluslararası raporlarda uzmanlar tarafından tespit edilmiştir. 21. yüzyılda ülkemizde yaşanan insan ticareti ve seks köleliği, hiçbir gerekçe öne sürülerek haklı ve meşru gösterilemez. Devlet ve bugüne kadarki hükümetler, insan ticareti ve kadınların zorla seks kölesi olarak çalıştırılmasına son vermek veya cezai yaptırım uygulamak bir yana, bunu meşrulaştırıcı uygulamalarda bulunmuşlar ve bu sömürüye zemin hazırlamışlardır. Bunun en somut delili gece kulübü adı altında faaliyet yürütüp insan ticareti yapan ve kadınları sömüren bu suç merkezlerinden vergi alınmasıdır.”

Ayrıca Komisyon bu kararla dünyanın en eski mesleklerinden biri olan seks işçiliğine karşı tavır almadıklarını söyleyip: “hedefimiz seks işçilerinin ölü cesetleriyle karşılaşmadığımız, seks işçilerinin sağlık ve seyahat özgürlüklerinin tanındığı ve seks işçilerinin emekçi kadınlar olarak güvenli bir yaşam sürebilecekleri iş koşullarının yaratılmasıdır.” diyor.

Burada dile getirilen tüm noktalar, hem sosyalist feministlerce hem de liberal/postmodern feministlerce benimsenen ortak esaslar. Liberal/postmodern feministlerin ayırd edici noktası, bu ifade edilen noktaları daha geniş bir çerçeveden algılamayı ve sistemin yapısal bir parçası olduğu gerçeğini kabul etmemeleri, bir anomali, kolayca düzeltilebilecek bir sapma olarak değerlendirmeleri; sistemsel sıkıntıya vurgu yaparak, aynı gerekçelerle gece kulüplerinin kapatılmasını savunan sosyalist feministleri ise, muhafazakar ilan edip feminizmden afaroz etmeye çalışmalarıdır.

Kısacası, liberal/postmodern yaklaşım ile sosyalist yaklaşımın olguları tespit noktasında ortaklaştığı ancak pratikte ne yapılacağına dair teorik tatışmada ayrıştığı söylenebilir. Şimdi ilk kez ülkemizde LTB bünyesinde feminist bir pratik sergilenirken, söz konusu tartışmaya bu prizmadan baktığımızda ne söyleyebiliriz?

***

LTB Belediye Meclisi’nin kararına bakalım; “Lefkoşa belediye sınırları içerisinde bar/eğlence yeri izni alıp kadın ticareti yapılan yerlerin izinleri yenilenmeyecektir.” Yani LTB kendi yetki sınırları içerisindeki gece kulüplerini kapatma kararı almış bulunuyor. Liberal/postmodern feministler bu karara çeşitli kişisel/toplumsal/stratejik sebeplerle karşı çıkamazken, sürekli olarak “denetim, dünyanın en eski mesleği, insan ticareti, kölelik, sosyal güvence” gibi noktaları vurgulayarak kendi tezlerini her zamanki taktikleri ile merkeze almaya çalışsalar da pratikte yaşanan çok nettir…

Belediye bu mekanları kapatma kararı almıştır. Yani yıllardır sosyalist feministler tarafından dile getirilen yöntem, pratikte uygulanmak durumunda kalınıyor ve en azından feminist çevrelerde buna yüksek sesle itiraz eden kimse de yoktur.

Bu durum, bildiğimiz bir gerçeği bir kez daha pratikte göstermiş oluyor: Liberal/postmodern yaklaşımın sadece feminizmle sınırlı olmayan ancak bugün feminizm alanında kendini gösteren hukukçu, tek boyutlu ve kısıtlı ufku; pratiğe her uyarlanışında berhava olmak zorundadır. Çünkü dogmatik/mutlak bir “teori” hakimiyetinde ilerleyen liberal/postmodern yaklaşım, ne içinde bulunduğu ülkeye özgü çözümler üretebiliyor ne de sorunları “tartışabilme” esnekliğini gösterebiliyor. Her türlü tartışmada “egemenler”e yönelik sonuz bir anlayış sahibiyken, sosyalistlere yönelik ise agresif ve uzlaşmaz bir tutum takınıyor. Bu da ayağı yere basmayan soyut bir evrenselciliğe sıkışıp kalmasına neden oluyor…

Sosyalist yaklaşımın ise, bu meselede durum tespiti bakımından benzer noktalara işaret etmesine, seks işçiliğine saygın bir meslek olarak bakmasına, bu alandaki kadınların sosyal güvence ve örgütlülük hakkını savunmasına rağmen “gece kulüpleri kapatılsın” derken ne kadar haklı olduğu LTB kararı ile tescillenmiş oluyor. İçkili, müzikli, mafyatik bir mekan olarak “gece kulübü” ile meslek icra eden kadınların mekanı olarak “genelev” iki farklı şeyken; gece kulübünün kumar ile uyuşturucu ile mafya ile içiçe geçmişliği ortadayken; soyut teorilerin değil somut pratiğin sözü geçiyor ve “gece kulüpleri kapatılsın” sloganı LTB Belediye Meclisi’nin kararı olarak tarihe yazılıyor. Üstelik liberal/postmodern feministlerin alkışları arasında…

 

Münür Rahvancıoğlu
Baraka Kültür Merkezi