Görmezden Geldikçe Büyüyen Tehlike: Gericilik

Türkiye’de özellikle AKP iktidarı sonrası yayılan siyasal gericilik, AKP’nin 14 yıla yakındır süren iktidarıyla birlikte Kıbrıs’ın kuzeyinde de önemli bir güç haline geldi.

AKP öncesi dönemlerde de çeşitli biçimlerde örgütlenerek kendine zemin yaratan cemaat ve Sünni İslamcı yapılar son yıllarda epey güç biriktirmiş durumda.

Geçtiğimiz hafta Lefkoşa’nın göbeğinde ESKAD tarafında gerçekleştirilen etkinlik bunun bariz örneklerinden biri oldu.

Televizyon kanallarında program başına 80 bin TL aldığı iddialarıyla gündeme gelen Nihat Hatipoğlu ve birçok ilahiyatçının katıldığı Hala Sultan Anneler Günü etkinliğinde Ekonomi Bakanı Sunat Atun da konuşma yaparak bu örgüte yönelik desteğini gösterdi.

Özellikle üniversitelerde örgütlenen ESKAD dönem dönem faşist Genç Mücahitler örgütüyle yaptığı ortak etkinliklerle gündeme geliyor.

Her ne kadar AKP sonrası dönemde görünür olmaya başlasalar da gerici örgütlenmelerin Kıbrıs’ın kuzeyindeki örgütlenme çabaları geçmişe değiniyor.

1980’lerden bu yana örgütlenen Kıbrıs Türk İslam Kültür Cemiyeti, 90’lardan beri dershaneler yoluyla örgütlenen Fethullahcı olarak bilinen Gülen Cemaati, 1996’dan beri örgütlenen ESKAD, 90’larda MHP’den ayrılan ve son dönemlerde Kıbrıs’ta da örgütlenen Alperen Ocakları, yıllardır faşist hareketin de öncülüğünü yapan Ülkü Ocakları, Tahsil Çağındaki Talebeleri Yardım Derneği gibi yardım kisvesi altında çalışan dernekler, Kıbrıs kökenli bir cemaat olan Şeyh Nazım Kıbrısi vb. İslamcı yapılar uzun bir zamandır Kıbrıs’ın kuzeyinde örgütleniyorlar.

Bu cemaat ve örgütlerin farklı örgütlenme biçimlerinin yanında hemen hemen hepsinin kullandığı bir yöntem olarak özellikle üniversite öğrencilerine yönelik olan cemaat ev ve yurtları dikkat çekiyor.

Bu yöntem Türkiye’de yoğun bir şekilde kullanılıyor ve özellikle kalacak yer sıkıntısı yaşayan ihtiyaçlı öğrencilerin örgütlenmesinde kullanılıyor.

Evlerde ve yurtlarda kalan gençler adeta bir dini eğitim sürecine alınmış oluyor ve böylece ideolojik dönüşümde önemli bir rol oynuyor.

Bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde örgütlenen her cemaatin kendine bağlı olan ev ve yurtları bulunuyor.

Bu yöntem gerici hareketler içinde o kadar etkili ki; Ülkü Ocakları bile ev ve yurt açarak örgütlenmeye çalışıyor.

Tüm bunların yanında AKP Türkiye’sinde yaygın bir örgütlenme ve sokağı biçimlendirme yöntemi olan vakıf tarzı yapılar da Kıbrıs’ta yaygınlaşıyor.

Öte yandan TC Elçiliği aracılığıyla köy ve kentlere ardı ardına yapılan cami ve külliyeler, Kuran kursu ve ilahi dinletisi gibi faaliyetler de bir başka yayılma biçimleri.

Yıllarca Kıbrıslı Türk halkı üzerinde tutmaz denilerek özellikle Kıbrıslı Türk solu tarafından görmezden gelinen, AKP Kıbrıs’ta barış istiyor söylemiyle CTP eliyle masumlaştırılmaya çalışılan gerici örgütlenmeler şu anda güçlerinin doruğunda.

Sol başta olmak üzere tüm ilerici ve aydın unsurlar bu gerici dalgaya karşı mücadeleyi gündemine almak zorunda.

Ancak bu mücadele alışılagelmiş olan ve yukardan bakan Kemalist algıyı aşmak zorunda.

İhtiyacımız olan daha tartışılmaya çok ihtiyacı olsa da dini inanışları yaygınlaştıran sosyo-ekonomik koşulları hesaba katarak hareket eden bir laiklik anlayışıdır.

Gericilerin yarattıkları ve besledikleri fakat aynı zamanda kendilerine yönelik bir avantaja da çevirdikleri yoksulluğa karşı savaşan bir devrimci laiklik anlayışı bu karanlığı yırtabilecek tek anlayıştır.

Çünkü gericiler özellikle yoksulluktan faydalanarak örgütleniyorlar.

Bunun dışında bir laiklik anlayışı Türkiye’de CHP’nin yaşadığı tıkanmaya benzer bir durumda kalacaktır.

Emek mücadelesi laiklik vurgusuyla güçlendirilmeli, laiklik algısı özgürlüğün yanında eşitlikçi bir hale de gelmeli, gericilerin ilk hedeflerinden olan kadın ve lgbtq bireylerin mücadeleleri liberallerin şekilselliğinden öteye taşınmalı, başta üniversitelerde olmak üzere gençliğin örgütlenmesi için çaba harcanmalı.

Önümüzdeki yakıcı görevlerden bazıları bunlar.

Biz durdukça, Sivas’ta insanlığı yakanların, “kadın kahkaha atmamalı” diyenlerin, işçiler öldüğünde “kader” diyenlerin, “bir kereden bir şey olmaz” deyip tecavüzcüleri savunanların, IŞİD’i “birkaç öfkeli genç” diye tanımlayanların karanlığı yükseliyor.

Ali Şahin
Bağımsızlık Yolu