KARANLIK VE AYDINLIK-SALİH BATAK

Zifiri karanlık bir gecede, aniden çakan şimşek; anlık da olsa ortalığı aydınlatıyor… Çok ani ve ürkütücü bir şekilde… Bu anlık aydınlanma, anlık da olsa bize karanlığın yenilebileceğini gösteriyor. Böylece karanlığın baki olmadığını bilmek zihnimizi aydınlatıyor…

Geçtiğimiz seçimlerde Akıncı’nın galibiyeti de bu noktada önemliydi; karanlığın mutlak olmadığını hatırlamak açısından…
***

Kendisini, zifiri karanlık bir gecede evine kapatanlar (şimşeğin anlık aydınlanmasını göremeyenler) ise, perde aralığındığından karanlığı süzüp güneşin bir an önce doğmasını bekliyor… Şimşeğin habericisi olan gök gürültüsünü önceden duyup korkuyla karanlığın içinde saklanarak, şimşeğin yarattığı o çok kısa aydınlanma halini göremiyorlar…
Bu yüzden seçimlerden galip çıkan Akıncı’ya güneş muamelesi yapılıyor…

***

Seçimlerden beklentimiz aslında bizim mücadele içindeki siyasal pozisyonumuzu belirliyor. Akıncı’nın galibiyetinin ardından, sosyolojik bir tahlil gibi görünen ama özünde “ülke gerçekleri”nin ötesine gidemeyen değerlendirmeler en iyi ihtimalle statükonun tekrarına, yani halkları barıştırmadan çözüm, sınırları kaldırmadan birleşme, iki bölge arasındaki ekonomik, sosyal dengesizliği çözmeden “eşitlik” talebi gibi beklentilerin karşılanması yönünde esas çelişkileri görmemizi engelliyor…

***
Seçimlerin hemen ertesinde Erdoğan ve Akıncı arasında yaşanan yavru polemiği ile sürtüşmenin hoyratlığına kapılıp galeyana gelinmesi, bizi bütüncül bir toplum eleştirisi yaparak radikal sayılabilecek taleplerde bulunmamızı engelledi. Ancak çıkışlarla yetinmek yerine, değişimin başlaması için ısrar etmek sandıktan çıkan sonuç ile ilgili samimiyetimizi ve değişim ile ilgili talebimizin ciddiyetini belirler… Bu çıkışlar yüzünden değişimi tek bir insan üzerinden bekleyenler, yani  Akıncı’yı kahramanlaştıranlar aldıkları pozisyonu tarz edindiler… Yaşanan polemiğin sönmesinden sonra, tüm beklentilerini bu çekişmelere sığdırdıkları için –ki seçenekleri de yoktu- Akıncı’nın karşısında yer almaya başladılar…
Elbette burada ani çıkışlar yapmayalım demiyorum… Sadece ani çıkışlar midemizi şişirsede karnımızı doyurmuyor.

***

Son yaşanan seçimlerle ilgili bir diğer nokta ise çok daha görünür hale geldi. Türkiye’nin duygusal bir dille kktc’yi sahiplenmesi ile, “dış siyaset” politikaları ile sahiplenmesi arasındaki çelişkileri… Ana-yavru ilişkisinin çürüdüğü nokta da zaten buradan besleniyor… Ayrıntıları farklı bir konu ama yardım yaptığını her fırsatta dile getirip, “ama” denince “höyt” çekerek stratejik çıkarlarından bahsederek çirkinleşmesi kırk yıllık hamasetin artık inandırıcılığı olmadığını gösteriyor…

***
Seçimlerde aldığı pozisyon ile bugün Akıncı’yı destekleyen herkesi aynı kefeye koyarak, Akıncı’nın bocalaması için fırsat bekleyenler, “ben haklı çıktım” sekterliği ile köşelerinde oyalanmaya devam edebilirler. Bunun neye hizmet ettiğini herkes yaşayarak görüyor…
***
Tüm bu çelişkiler ışığında Akıncı’nın seçimlerden galip çıkması önemlidir. Eroğlu gibi faşist bir liderin tumba olması… Karanlıkta çakan bir şimşeğin anlık da olsa ortalığı aydınlatması kadar önemlidir. Çünkü evlerinde gök gürültüsünden korkup, aydınlanmayı göremeyenlerin aksine karanlığın mutlak olmadığı tekrar hatırlattı bize… Biz Akıncı’nın seçimlerden önce verdiği sözleri ona hatırlatmaya devam edelim…
Bundan ayrı zaten yapacak çok iş var…
Biz sokağı örgütlemeye devam edeceğiz…
Sokaklar bize hala gülümsüyor…

Salih Batak