Reddediyoruz – Yusuf Özgü Sertel ( Agkarra sitesinde yayınlanan yazı)

Küresel emperyalist çıkarların gereği olarak zorla bölünmüş  Kıbrıs’ta, ABD’nin ve NATO’nun taşeron işgal kuvveti olarak işlev gören  Ankara hükümetleri; Kıbrıslı Türkler üzerinde  yıllardır uyguladıkları üretimden koparma, bağımlılaştırma, iradesizleştirme ve Türk-İslam sentezi potasında eritme politikalarını, her dönem değişen yerel işbirlikçileri vasıtasıyla günden güne yoğunlaştırıyorlar.

13 Mart 2014 tarihinde CTP-DP hükümeti tarafında imzalanan, “TC hükümeti ile kktc hükümeti arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisi’nin Kurulması ve Faaliyetlerine İlişkin Anlaşma” ile, bu politikalar ekseninde Kıbrıslı Türklerin; Kıbrıslı Türk gençlerin sportif, kültürel ve eğitimle ilgili tüm faaliyetlerindeki iradesi yok edilmek, söz hakkı elinden alınmak isteniyor.

Bahsi geçen anlaşma ile hedeflenenin, Kıbrıslı Türk gençliğinin sil baştan,  egemenlere itaat eder bir karaktere büründürülmesi olduğu açıkça görülüyor.

Anlaşmanın içeriğinin  getirdiklerini(daha doğrusu götürdüklerini)  maddeler halinde sıralamak, amaçlananı net bir şekilde önümüze serecektir:

  • Kıbrıslı Türkler’in ülkedeki tüm gençlik faaliyetleri ile ilgili söz hakkı ellerinden alınıyor ve Kıbrıslı Türk gençleri AKP’ye teslim ediliyor.
  • Kamp merkezleri ve spor tesislerinin işletilmesi ilgili tüm yetki TC Ofisine devrediliyor.
  • “Ofis”‘e serbest istihdam ve kktc genelindeki Kredi ve Yurtlar Müdürlüğü’nce işletilen yurtların tamamının kontrol hakkı veriliyor.
  • kktc tarafına ihtiyaçların belirlenmesinde dahi ofisle müzakere zorunluluğu getiriliyor ve “Ofis” tarafından istenen tüm bilgilerin kktc tarafınca sağlanması zorunlu kılınıyor. Yani kktc, AKP ülke gençliğini yetiştirirken Ankara’ya yardımcı olacak bir pozisyona getiriliyor.
  • ‘Ofis’ personeline verilen diplomatik dokunulmazlıklarla, bu alanda yapılan çalışmalarla ilgili herhangi bir denetim şansı da Kıbrıslı Türkler’in elinden alınıyor. Yolsuzluk konusunda kirli bir sicile sahip olan AKP siyasetinin atayacağı Ofis personelinin ülkemizde yolsuzluklara karışması durumunda soruşturmadan dahi muaf tutulacakları bir tablo ortaya çıkıyor.
  • Anlaşmada, taraflar, bu anlaşmaya dayanarak işbirliği programı ve bazı projeler üzerinde anlaşmalar ve ilave anlaşmalar imzalayabilirler ibaresi bulunuyor. Bu, işbu anlaşmanın kktc meclisinde onaylanması halinde, bu alanda yapılacak olan yeni anlaşma ve ilave anlaşmaların meclis onayından muaf hale geleceği anlamına geliyor. Yani Kıbrıslı Türkler’in hiçbir söz hakkı kalmıyor.
  • Koordinasyon ‘Ofisi’nin; hem yeni hazırlanan program ve projeleri hem de var olan program ve projeleri denetleme yetkisinin olacağı açıkça belirtiliyor. Yani bu anlaşma, kktc meclisinden geçtiği takdirde “Ofis”’in bu alandaki tüm projeleri denetleyebilmesinin önü açılmış oluyor.
  • kktc’de kamp merkezlerinin kurulması ve işletmesi, yeni inşa edilecek spor tesislerinin ve var olanların işletmesi, eğitim-kültür-sportif faaliyetlerin yapılmasına katkı sağlanması, projelerde uzman-eğitimci-danışman-yardımcı personel sağlanması ve taraflarca uygun görülecek çalışmalar yapılması Koordinasyon Ofisi’ne devredildiğinden kktc’deki Spor ve Gençlik Daireleri’nin işlevsiz bırakılması hedefleniyor.
  • Proje ve programların koordinatörünün ve kktc tarafından olacak tüm personelin dahi “Ofis” tarafından seçileği, program ve projeleri hazırlayacak ve yürütecek olanın da “Ofis” olduğu yazıyor.
  • kktc genelinde Kredi ve Yurtlar Müdürlüğü’nce işletilen ve işletilecek olan tüm yurtların işletmesinin ve modernizasyounun Koordinasyon Ofisi’nce yapılacağı ve “Ofis”’in gerekirse yeni protokoller yapması öngörülüyor.
  • Ülkenin ihtiyaçlarının belirlenmesinde kktc tarafına “Ofis” ile müzakere yükümlülüğü getiriyor. Ayrıca “Ofis”in ülkedeki çalışmalarının hiçbir koşulla engellenemeyeceği şartı getirilerek, hesap sorma mekanizmaları daha  baştan bitiriliyorve  Kıbrıslı Türkler’e söz söyleme hakkı engelleniyor
  • kktc tarafı “Ofis”’in istediği tüm bilgileri vermekle yükümlendiriliyor.
  • “Ofis” in TC tarafından görevlendirilecek personeline diplomatik dokunulmazlık sağlanıyor.
  • Projelere veya ofisin çalışmalarına kktc olarak hiçbir engelleyici şart konulamayacak.
  • Bu anlaşma, bir taraf tarafından iptal edilmediği her beş yıl sonunda, beş yıl daha uzayacak.

 

Görüleceği üzere, oluşan toplumsal muhalefet ve karşı çıkışlar nedeniyle bir süredir rafa kaldırılan ve diğer bir Ankara  işbirlikçisi olan UBP-DP hükümeti tarafından yürürlüğe konulmaya çalışılan bu teslimiyet anlaşması; Kıbrıslı Türklerin söz-yetki-kararını gerici, faşist AKP’nin insafına bırakmak üzere tasarlanmıştır.

Tüm bu kuşatmaya karşı, elli örgütten oluşan  “Reddediyoruz Platformu”;  mücadeleyi her an yükselterek, Kıbrıslı Türkler’in iradesine, sahayı doldurarak, sahip  çıkacağını gösteriyor.

Son iki günde şölen tadında iki büyük eylem yapan “Reddediyoruz Platformu” bu eylemlerde; dans ederek, Kıbrıs Halk Danslarını icra ederek, bisikletli gruplarla sokakları tutarak  güçlü bir “yeter” çığlığını başlatmış durumda.

“Ofis açma boşuna, yıkacağız başına”, “Kıbrıs bizim, gençlik bizim”, “Gençlik gelecek, gelecek bizimle özgürleşecek”  sloganlarının öne çıktığı eylemler, yarın ve Pazar günü  meclis önünde çadır kurma eylemleriyle mücadelenin yükseltilmesi kararlılığında devam edecek.

Onay yasasının mecliste oylanacağı günün sabahı, gençler meclis önünde toplanmaya başladı. Gün içerisinde kamu ve özel sektör çalışanları da katıldı (görüşmelere rağmen grev ilan edilmemişti). Öğleden sonra 4’te milletvekili ve kampanya sözcülerinden Zeki Çeler konuşmasına başladı. Oylamayı ertelemek için uzun bir konuşma hazırlamıştı. 8 saatlik konuşması boyunca dışarıdaki kalabalık davullar ve sloganlarla onu destekledi. Çeler’in konuşmasının 7’nci saatine girilirken, Cumhurbaşkanı Akıncı meclise çağrı yaparak “daha fazla huzursuzluk yaşanmaması için” oylamanın ertelenmesi ve ertesi gün sabah mecliste temsil edilen tüm siyasi partilerin Cumhurbaşkanlığında kendisi ile görüşmesini talep etti. Bu çağrı dikkate alınmayarak 27 evet (UBP, DP ve bağımsızlar) 17 hayır ile (TDP, CTP) yasa meclisten geçirildi.

Şimdi Kıbrıslı Türk gençliği Akıncı’nın yasayı Anayasa Mahkemesine gönderme yetkisini kullanıp kullanmayacağını bekliyor. Sonuç ne olursa olsun, gençlik uyuyan toplumu uyandırdı ve yenilmişlik psikolojisini silkip attı. Artık gelecekteki mücadeleler için umudumuz var. Bu daha başlangıç.
Not: Yazı yazıldığı tarihte henüz Cumhurbaşkanı yasayı Anayasa mahkemesine göndermemiş ve 17 Haziran’daki tarihi eylem yapılmamıştı.

 

 

Yusuf Özgü Sertel

Bağımsızlık Yolu Üyesi