SENDİKALAR VE KAMU GÖREVLİLERİ YASA TASARISI – ABDULLAH ÖZDOĞAN

TC – kktc hükümetleri arasında imzalanan ve dışa bağımlılığı pekiştiren hemen her ekonomik protokolün olmazsa olmaz bir mevzu var. “Kamu Reformu” diye adlandırılan ve içeriğinde sendikal örgütlenmeyi etkileyebilecek unsurları da barındıran kamusal alandaki neo-liberal dönüşüm girişimleri. İşte bu dönüşümü gerçekleştirmek adına önemli bir adım sayılabilecek “Kamu Görevliler Yasa Tasarısı” hayata geçmek için gün sayıyor.

Son olarak 2013-2015 Ekonomik ve Mali İşbirliği protokolünde ”özel sektörün rekabet gücünü, kamu yönetiminde denetim ve etkinliği arttıran, yapısal dönüşüm politikaları uygulanacaktır. “Kamu personel rejimi, tüm kamu idarelerini kapsayacak şekilde gözden geçirilerek yeniden düzenlenecek…” gibi ifadelerle desteklenen tasarı, meclise gelince  AB Koordinasyon Merkezi tarafından “geçici personel istihdamına son verilmesi”, “üçlü kararname atamalarının daraltılması”, “terfilerde liyakat”, “kurumlar arası mobilite” gibi çalışanlar ve toplum nezdinde meşruiyet yaratabilecek konu başlıklarından hareketle, “sendikalarla ortak bir çalışmanın ürünüdür” diye duyurulmuştur.

Tasarının gerekçelerini, içeriğini, kamuda var olan yozlaşmaya ve diğer sorunlara çare olup olamayacağını tartışmak ve sendikalar için ne anlam ifade ettiğini ortaya çıkararak sendikal tavır geliştirmek, tek bir yazı ile sınırlandırılmayacak kadar önemli ve meşakkatli bir iş. Ayrıca kamuda yetkili bazı sendikaların, tasarı meclise gelmeden çok önce bu konuyla alakalı ciddi çalışmaları ve önerileri olduğunu biliyorum. Amacım bu çabaları küçümsemek ya da yok saymak değil. Sadece emek-sermaye uzlaşmaz çelişkisinden hareketle genel olarak sendikaların konumunu tespit etmeye çalışmaktır. Bazen pratiğimizi sınamanın en zahmetsiz ve güvenli yolu, karşımızdakileri ve yanında durduklarımızdan dolayı kendimizi sorgulamaktır.

 

Ticaret Odası

Her fırsatta Kamu’nun mevcut haliyle iş görmelerini engellediğini ve yapısal dönüşümlerin şart olduğunu belirten Kıbrıs Türk Ticaret Odası, geleneksel olarak hazırladığı Kuzey Kıbrıs Ekonomisi 2013-2014 Rekabet Edebilirlik Raporu’nda kamudaki bürokratik engellere vurgu yaptı. Buna cevaben Başbakan Yorgancıoğlu; “bürokratik engellerin kendilerinin de dikkatini çektiğini ve kamu reformunun bel kemiği olan Kamu Görevlileri Yasa Tasarısı’nı  Meclis’e gönderdiklerini” söyledi. Ticaret Odası’na yakınlığı ile bilinen Maliye Bakanı Zeren Mungan da, “Rekabet Edebilirlik Raporu’nun, kuzey Kıbrıs’ın mevcut potansiyelinin en iyi şekilde kullanılması anlayışının en temel kriter olması hedefini ortaya koyduğunu” ve “raporda belirtilen devlet bürokrasisinde karşılaşılan sıkıntılar konusunda, hükümete, önemli görevler düştüğünü” kaydetti.

 

GİAD

Kuzey Kıbrıs Genç İş Adamları Derneği, Cumhuriyet Meclisinde ilgili komitelerde görüşülen “Kamu Görevlileri Yasa Tasarısının” mevcut sistemde iyileştirmeler yapacağına inanç belirterek, tasarının Meclis’ten bir an evvel geçirilmesinin; ülke adına atılacak en doğru adımlardan biri olacağını kaydetti.

 

Toparlanıyoruz

“Toparlanıyoruz Hareketi Seçilmişleri ve Atanmışları izleme Komitesi”, daha 2013 yazında tüm meclisteki milletvekillerine mektup göndererek başta “Kamu görevlileri yasası” olmak üzere bazı yasaların tadil edilmesini talep etti.

 

Liste uzayıp gidiyor. Fakat bu kadarı bile yeterli diye düşünüyorum. Tasarıdan memnun olanlar TC Elçiliği, AB koordinasyon Merkezi, sosyal hakları “istihdam katılığı” olarak nitelendiren, kamusal alanın serbest piyasaya tabi olması için her türlü girişimi yapan, ithalat ve ihracatta kıyak yasalarla ödüllendirilen, milyonluk vergileri bir günde silinen, sendikaları her gün yerden yere vuran ekonomik çıkar gurupları ve kurulduğu günden itibaren net bir ideolojik duruşu olmamakla birlikte sürekli kamu çalışanlarını eleştiren, son olarak kurucusunu saraya yollayan Toparlanıyoruz Hareketi.

Birçok sendikanın tasarıyı okuyup değerlendirdiğini varsayarsak ve tasarıya karşı ortak bir eleştirel duruş yoksa buradan çıkarmamız gereken sonuç ne olabilir? Günlük hayatın içerisinde sürekli birbirleriyle fikirsel olarak çatışan, farklı sınıfların çıkar temsil gurupları, pratikte birinin çalışma hayatında yapısal dönüşümlere uğratacak yaşamsal öneme haiz bir tasarı üzerinde uzlaşıya varmışsalar, yani elmalar ve armutlar ayni sandıkta sırıtmadan duruyorlarsa, ya elmalar sararmış, ya armutlar kızarmıştır.

Abdullah Özdoğan

Be the first to comment

Leave a Reply