TİYATRO SU’DAN “SINIR” – İsmail Özuçar

downloadYuan ve Mati. Birisi Nevinya’dan diğeri ise Sevinya’dan. Yuan yeni evli. Çocuğu yok. Karısını çok özledi o soğuk ve yalnızlık dolu dikenli tellerle kaplı sınır bölüğünde. Yuan’ın bir karısı iki çocuğu ve terhis olduğunda hayata dair kaygıları var. “Terhis olacağım evet ama ya hayat kavgası?” diye soruyor kendine. İkisi de birbirine “düşman” iki ülkenin sınırında nöbet tutan askerler.

Geçtiğimiz Cumartesi Lefkoşa’da perdelerini seyirciye açan Tiyatro Su’nun Sınır adlı yeni oyunundan bu anlattıklarım. Muzaffer İzgü’nün yazdığı ve Derman Atik’le Cenk Gürçağ’ın yönettiği bu oyunun hikayesi tam da bizim coğrafyamızda yaşananları anlatıyor. Her ne kadar karakterlerin adı ve ülkeleri başka olsa da hikaye aynı hikaye. Bir sınır ve askerlere komutanlarından gelen düzenli emirler. Oyunda neden “düşman” ülkeler oldukları anlatılmıyor. Nöbet tutan askerler bunu asla bilmiyorlar.  Eh Kıbrıs’a da baktığınızda bölünmüş bir ada, sözde iki ülke, sınırlarda askerler ve bayraklar. Ama bugünlerde sorsanız neden düşman ve bölünmüş bir ülke var diye önceleri tarihi anlatanlar şimdi mülkten, ekonomiden vs dem vurabilirler. Yani bu ülkede yaşayan insanlar bile unuttular neden var bu düşmanlık.

Oyunda Yuan ve Mati askerlikleri süresince o sınırda birlikte zaman geçiriyorlar. Zaman zaman Mati ona ailesinin yolladığı sucuklu yumurtayı Yuan’la, Yuan ise hediye gönderilen şarabını ve ekmeğini Mati’yle paylaşıyor. Hatta sarhoş olup birlikte şarkılar söyleyip sınırı bile geçtikleri oluyor. Sigaralarını paylaşıp, birbirlerine hayata dair kaygılarını anlatıyorlar. Sevdikleri kadınların resimlerini gösterip hikayelerini anlatıyor. Kısacası iki ülke arasındaki saçma düşmanlık devam ederken onlar dost oluyorlar.

Kendi coğrafyamızda dinlediğimiz olmuyor mu bu sınır bölüğü hikayelerini? Kuzeyde nöbet tutan asker, Güney’de nöbet tutan askeri, komutanı uyurken yakalamasın diye onu taşla dürtüyor. Ya da sigarasız 6 saatlik nöbetinde tütün paylaşıyorlar. Bunlar askerliğini bitirip terhis olmuş çoğu dostumuzun anısı.

Oyun, her ne kadar hüzünlü ve acı bir hikayeyi anlatsa da bayağı komik ve eğlenceli.

Tiyatro Su, Sınır için bir kahramanlık destanı değil, silah seslerinin ruhlarımızda patladığı bir savaş oyunu hiç değil diyor. Onlar Sınır’ı savaş durumunun trajikliği ile, dostluğun mizahını harmanlayan kırılgan bir trajikomedi; bir barış oyunu olarak nitelendiriyorlar.

İzlemeyen kalmasın diyor ve Tiyatro Su’yu tebrik ediyoruz.

İsmail Özuçar

Baraka Kültür Merkezi Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply