TMT-CELAL ÖZKIZAN

Bugün Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)nin resmi kuruluş yıldönümü…

TMT’nin resmi kuruluş tarihi, TMT’nin başına Türkiye’den komutanların atandığı 1 Ağustos 1958 olarak gösteriliyorsa da, kuruluş çalışmalarına Kasım 1957’de başladığı, bu tarihte bildiriler dağıttığı ve Mayıs 1958’de de başta vahşi cinayetler işlemek üzere çeşitli ‘faaliyetlerde’ bulunduğu bir gerçek…

26 Ekim 2012 tarihli Afrika gazetesinde “TMT” başlıklı bir yazım yayınlanmıştı. Bu gün ise TMT’nin kuruluş yıldönümüne denk geldiği için bu yazının bir kısmını tekrardan paylaşmak istiyorum ancak bunu yapmadan önce bir ‘giriş notu’ düşmem lazım…

TMT’yi değerlendirirken kullanılabilecek çeşitli yaklaşımlar olduğu ileri sürülebilir ancak başvurulmaması gerektiğinden emin olduğum iki yaklaşımdan söz etmek istiyorum…

Birincisi, TMT’yi “Kıbrıslı Türklerin canını, malını ve güvenliğini koruyan kahraman bir direniş örgütü” olarak açıklayan milliyetçi, şovenist ve yer yer faşist yaklaşımdır. Bu yaklaşım, Kıbrıslı Türklerin canını koruduğu iddia edilen TMT’nin katlettiği o güzelim Kıbrıslı Türk insanlardan söz etmez, TMT’nin karanlık, hatta yer yer mide bulandırıcı ‘faaliyetlerinden’, yarattığı faşizan baskı ortamından ve akladığı eli kanlı katillerden söz etmez. Uzatmayayım, ayrıntıları aşağıda paylaşacağım yazıda bulacaksınız…

İkinci yaklaşım ise, TMT’yi eleştirirken, dönemin koşullarını ve Kıbrıs’ın tarihsel gelişimini tamamen bir kenara bırakıp TMT gibi faşist bir örgütün nasıl olur da Kıbrıslı Türkler arasında -pek çok zaman zor kullanarak da olsa- meşruiyet kazandığını ve sahiplenildiğini açıklama ihtiyacı hissetmez. Bu açıklamayı uzun uzadıya bu yazıda yapmak yazıyı çok uzatacaktır o yüzden kısaca söylemek gerekirse, TMT’nin gökten zembille inmediğini, TMT’nin güçlenmesinde, Kıbrıslı Türklerin o dönemki asla yabana atılamayacak can güvenliği tehdidinden doğan boşluğu -istenmeyen bir şekilde de olsa- doldurduğunu, Kıbrıslı Türklerin o dönem başta Kıbrıslı Elen komünistlerin, solcuların ve demokratların büyük çoğunluğu olmak üzere Kıbrıslı Elen halkı ve liderliği tarafından göz göre göre TMT’nin kucağına itildiğini (Kıbrıslı Elen halkının neredeyse her kesimi o dönem ENOSİS’i veya Kıbrıslı Türkleri dışlayıcı diğer uygulamaları savunuyorlardı), o dönem ne ortak Kıbrıslılık temelinde ne de Kıbrıslı Türklerin kendi içinde alternatif bir örgütlenmenin kurulduğunu ve TMT’nin bu alternatifsizlikten ve başarısızlıktan  beslenen bir ‘başarı hikayesi’ olduğunu anlamak gerekir…

Şimdi yazımıza geçelim :

“TMT’nin temelleri, 1957 yılında atılır, 1958 yılında ise kuruluşu tam anlamı ile hayat bulur. TMT, Türkiye’de kurulmuş olan Özel Harp Dairesi ile çok sıkı bir ilişki içindedir: “TMT’nin kullandığı terminoloji de, ta başından Özel Harp Dairesi’ne bağlı olduğunu göstermektedir. İsmindeki ‘Mukavemet’ sözcüğü de, Özel Harp Dairesi’nin sık sık kullandığı ‘mukavemet teşkilatı’ kavramının aynısıdır”1 Özel Harp Dairesi nedir peki ? “Soğuk savaş, özel savaşı ve yöntemlerini beraberinde getirmiştir. Bu amaçla ABD’nin hegemonyası altında bulundan ülkelerde, NATO ve bazı Avrupa ülkelerinde … Yeraltı Örgütleri (X Örgütleri) kurulmuştur … Türkiye’de 1952 yılında, Özel Savaşı yürütmek için kurulan örgütün adı, Özel Harp Dairesi’dir”2 TMT’nin temel hedefleri arasında Türk çarşısı yaratma (ve dolayısıyla Türk’ten Türk’e kampanyası uygulama) politikasının uygulanmasını baskılamak ve denetlemek; Kıbrıslı Türklerin Rumca konuşmasına engel olmak (o dönem –sayıca azalsa da bugün de olduğu gibi- iki dili de konuşan pek çok insan vardı; hatta aktarılan bir anıya3 göre, Türkçe bilmediği için –ve TMT’den korktuğu için- hiç konuş(a)mayan insanlar da vardı); iki halkı (ve özellikle iki halkın işçilerini/solcularını/sendikacılarını) bölmeye çalışmak ve TAKSİM’i gerçekleştirmek vardı. Bu temel hedeflerin uygulanışını örnekleyecek olursak, Türk çarşısı “oluşturmak için Kıbrıslı Türkler dayak yemiş, vurulmuş, öldürülmüş ve dükkanları, evleri yağmalanmıştır.”4 TMT tarafından katledilen Ayhan Hikmet’in ve Ahmet Gürkan’ın gazetesi olan Cumhuriyet’te de yazmış olan İhsan Ali, hatıralarında, Kıbrıslı Elenlerden bir çift ayakkabı aldığı için TMT tarafından para cezasına çarptırılan kızından söz eder.5 İki toplumu bölmek (ve dolayısı ile TAKSİM’i fiili olarak gerçekleştirmek) konusu ise, TMT’nin üzerinde en “aktif” çalıştığı konudur. Yukarıda, iki halkın birlikteliğini ve barış içinde yaşamasını savunan Ayhan Hikmet’in ve Ahmet Gürkan’ın katledilmesine değinmiştik. Buna ek olarak, örneğin, Kıbrıslı Elen sendika ve işçilerle ortak mücadelenin öncülerinden Ahmet Sadi Erkurt, 1958 yılında evinin önünde silahlı saldırıya uğrar6 ve bunun ardından, can güvenliği gerekçesi ile İngiltere’ye göç eder. Bir diğer örnek, “Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında dostluk ve işbirliğini savunmakta ve bu doğrultuda siyasal çalışmalar yapmakta olan Ahmet Yahya”nın7 yine 1958 yılında öldürülmesidir. TMT faşizminin terörünü estirdiği kanlı bir yıl olan 1958, bir diğer Kıbrıslı Türk ilerici Fazıl Önder’in de katledildiği yıldır.”

Yazının paylaştığım bu kısmına ek olarak “Denktaş’ın kurucularından ve aynı zamanda siyasi önderlerinden olduğu TMT’nin 11 Mayıs 1958 günü dağıttığı bildirilere göre, “Rumlarla ilişkide bulunmanın, Rumlara ait bar, meyhane ve gece kulüplerine gitmenin yasaklandığını”, “özel timlerin bu gibi yerlere gidenleri izlemek üzere görevlendirildiğini” yani Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Elenler ile kuracağı bütün sosyal/kültürel/politik/ekonomik ilişkilerin yasaklandığını (diğer birçok yasağı incelemek için TMT bildirilerine bakılabilir) ve bu yasağa uymayanların para cezası, dükkanlarının kundaklanması, sokak ortasında dayak, tehdit ve ölümle “cezalandırıldığını” belirtmek gerekir*

1 Niyazi Kızılyürek, Milliyetçilik Kıskacında Kıbrıs, 246-247

2 Turhan’dan aktaran Salih Öztoprak, Kıbrıs’ta Hasıraltı Belgeler, 25

3 Niyazi Kızılyürek, a.g.e., 249

4 http://www.baraka.cc/index.php?option=com_content&task=view&id=376&Itemid=426

5 http://www.yenicag.com.cy/yenicag/2011/03/11/bu-adadan-ihsan-ali-gecti-halil-pasa/

6 Ahmet An, İşçi Sınıfımızın İlk Öncüleri, 89

7 Ahmet An, a.g.e., 132″

* AnkaraDeğilLefkoşa sitesinde yayınlanan “Rauf, Tamamdır, Çocuklar Uçtu” başlıklı yazıdan

Celal Özkızan

Baraka Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply