Motor Üzerinde Hayatını Kazanmak: Bir Paketçi Röportajı

Bağımsızlık Yolu’nun başlatmış olduğu Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın kampanyası ses getirmeye devam ediyor. Bağımsızlık Yolu özel sektör emekçileri ile bir araya gelerek, yaşadıkları sorunları dinledi. Özel sektörde emekçi/patron ilişkisini, emek sömürüsünü, çalışma yaşamında maruz kaldıkları baskıları, güvencesizliği ve sendikanın önemini bire bir emekçilerin ağzından siz okurlara sunuyor. Yapılan röportajlarda özel sektörde çalışan emekçilerin “İş Güvencesi” için kişilerin isimleri yayınlanmamaktadır.

Zor çalışma koşulları, uzun süreli mesai saatleri, iş güvenliği riski barındıran, bunun yanında güvencesiz çalıştırılan paketçiler… Bağımsızlık Yolu özel sektörde paketçilik yapan bir emekçiyle konuştu. Yaşadığı koşulları ve özel sektörde sendikanın öenemini “Çalışma saatlerimiz belli, nasıl hava koşulları, nasıl hakaretler, nasıl bir yoğunluk, nasıl güvencesiz, nasıl patronun iki dudağı arasında çalıştırıldığımız belli. Bunların düzeltilmesi için uğraşacak bir sendikanın olması bir nebze olsun bizim de sesimiz olmasını sağlayabilir.” diyerek anlattı.

BY: Çalışma yaşamını bir özetleyebilir misin, bugüne kadar hangi işlerde çalıştın?

Elektrik bölümü okumuştum, önce bu işi yapmaya çalıştım. Çok da iyi bir işti. Ama sektöre yabancıların girmesi ve fiyatları düşürmesi üzerine bu iş ile hayatımı idame ettirememeye başladım.  Kafam rahat olacağı bir iş arıyordum. Hem bu sebepten, hem motorları da sevdiğim için paketçiliğe başladım. Bu işte ise uzun bir yolculuğum oldu, Girne’de ve Lefkoşa’da birçok farklı iş yerinde çalışmak durumunda kaldım.

İlk çalıştığım iş yerinde benim için her şey güzeldi. Sadece ilk başladığımda bir arkadaşım beni bir konuda ikaz etmişti ve “Ben bu işte kaza yaptım, haklı da olmama rağmen iş yeri motorun parasını benden kesti” demişti. Bu durum beni tedirgin etmişti, zaten trafikteyim sağlığımı ortaya koyuyorum bir da benden parası kesilsin. Ben tabii işime devam ettim. 1 seneye yakın bir süre çalıştım o iş yerinde. O dönem yeni bir patron gelmişti. Çalışanlar arasında bir rahatsızlık oluştu. Zaten yemekler oradan değildi. Tabii hiç kimse seni yedirmek içirmek zorunda değil deyebilirsiniz, fakat çalışma saatlerini göz önüne aldığımız da bizim için iş yerinde yemek dışında bir alternatif kalmıyordu.

BY: Paketçilikte çalışma saatlerin nasıldı?

Farklı işyerlerinde farklı çalışma saatleri vardı elbet. Ama bahsettiğim bu iş yerinde ve yaklaşık olarak karşılaştığım iş yerlerinde çalışma saatleri sabah 9, 10’dan akşam 11-12’ye kadardı. Hal böyle olunca da işletmenin yemek sağlamaması zorumuza gidiyordu, ama çalışan diğer arkadaşlarımızla kendi aramızda paylaşıp yemeğimizi yiyorduk.

Orada yaşadığımız esas sorun patronumun şüpheciliğiydi. Kendisi kimseye güvenmezdi para konusunda. Bir seferinde akşam kameranın önünde kasamı saydım ve kapatıp çıktım. Sabah beni yanına çağırdı ve kasamın eksik çıktığını söyledi. “Nasıl yani dedim benden şüpheleniyor musunuz?”. Bana kamera görüntülerini gösterdi. Kamera görüntülerinden durup saymış ve beyanımla tutmadığı kararına varmış.  Ben da dikkatli sayarsanız, kasanın tam olduğunu görürsünüz dedim. Yavaşlatılmış görüntüyü saydı ve kasanın tam olduğunu gördü. Benden özür de diledi ama ben bu tarz bir hakaretle devam edemeyeceğimi söyleyip istifamı istedim. Önce 15 günümü beklemeye çalıştım. Lakin orda patrona yakın bazı çalışanların baskılarına dayanamayıp daha erken ayrılmak istediğimi söyledim. Patron biraz sorun çıkardı,  gidemezsin tarzı konuştu ama ben çıktım. Sonra ailem olarak gördüğüm insanları aradım bu durumu konuştum, sağ olsunlar bana Lefkoşa Dereboyu’nda bir yer söylediler. Oraya gittim durumumu anlattım, sıkıntı yok dediler. Burada başla sadece paketçilik yapacaksın. Diğer işte garsonluk da, kasaya bakma da, servisi hazırlama da yaptırılırdı. Bir nevi orta çömlektim. Bir ay kadar orada çalıştım. İyi bir işyeri gibiydi, öğle yemeğimizi, akşam yemeğimizi verirdi. Sonra eski çalıştığım iş yeri burada çalışmaya başladığımı öğrenmiş, yeni patronumun akrabasıymış, konuştu ve beni orada çalıştırmamasını söyledi. Bana durumu söyledi, ben de tamam dedim ve oradan çıktım.

“Yatırımlarım hiç yapılmadı.”

Bir süre geçici bir işte çalıştım. Günlük 20 TL’den gün aşırı gidiyordum. Hayatımı idame ettiremeyince başka bir paket işine girdim. Yeni iş yerim çok kurumsal bir yer değildi. Günlük 40 TL’den, yatırımlarım yapılmadan çalışmaya başladım. Paketçilik yapardım, arada da broşür dağıtırdım iş yeri için. Zaten Lefkoşa’daki iş yerlerinin çoğunda gördüğüm paketçilerin broşür de dağıttığıydı. 8 ay kadar bu iş yerinde çalıştım. Yatırımlarım hiç yapılmadı, zaten iş yerinin de mali durumu iyi değildi, benim de işe ihtiyacım vardı bu yüzden bir şey demedim. Sonra beni Dereboyu’nda bir ay çalıştıran iş yeri aradı ve gel başla dedi. Ailem olarak gördüğüm insanların da fikrini aldım ve gittim.

Yatırımlarımı yapmayan eski iş yerimin ortağı iki üç gün sonra beni benzin istasyonunda kıstırıp tehdit etti. Yeni iş yerimde söyledim ama umurlarında olmadı, onlar için önemli olan pakete çıkmamdı. Oldukça yoğun bir iş yeriydi. Günde ortalama 200-250 defa pakete çıkardım. Tek seferde 10 farklı yere paket verirlerdi. Yoğunluktan dağıttığım şeyi zamanında ulaştıramadığımda ve müşteri almadığında parasını benden keserlerdi. 80 Liralık paket zamanında ulaşmaz ve müşteri almazsa, paketin parasını, hem de satış fiyatı ile maaşımdan keserlerdi. Hızlı gitsem yetiştireyim diye kaza yapsam, başıma geleceği de bilirdim. İşyerine gidecek olay, bir de oradan azar yiyeceğim. Orada bir çalışan ile sorun yaşadım. Bana kendi işini yaptırmaya çalışırdı. Tartışmalarımız oldu o kişiyle, patronun da ahbabı olduğundan sonucu işimden durdurulmam oldu.

“Ardından küfürler, hakaretler başladı.”

Bir süre yine iş aradım. Bir süre güvelik işinde çalıştım. Zor bir işti. Belli yerlerde 15 dakikada bir devriye atıp rapor vermem gerekirdi. Soğuk havada dışarıda bir işti. Bir süre sonra belli bir yerde sabitlendim. Güvenlik gece işiydi. O arada gündüz de sabahtan 3’e kadar bir paket işinde çalıştım. Oldukça uykusuz bir dönem geçirdim ve sadece güvenlik işine döndüm. Yatırımlarım oradan yapılırdı diye. Maaşım asgari ücretin altındaydı. Bir süre orada devam ettim, kiramı ödeyemez duruma gelince oradan da ayrıldım.

Bir süre iş aradıktan sonra Gönyeli’de bir paket işi buldum. Her şey çok güzel başladı. Bir anda Hansel Gratel olayına döndü iş; güzel insan kötüleşti. İlk başta aile ortamı gibi başlamıştı iş. O arada bağlandım oraya. Ardından küfürler, hakaretler başladı. Öyle olunca oradan da ayrıldım.

Oradan günlüğü 50 TL’ye başka bir işe girdim. 7 buçuk ay çalıştım. Askeri disiplin ile çalıştırırlardı. Paket olmadığında iş yerindeki diğer işleri yaptırırdı, garsonluk, temizlik. En sonunda oradan da sebepsiz bir şekilde durduruldum. Ay ortasıydı maaşım da verilmedi. Sigortasız çalıştırılırdım orada da. Bana o çalıştırıldığım sürenin deneme süresi olduğu söylendi ve çıkarıldım.

““Öldürürüm seni!” gibi tehditlere maruz kaldım.”

O arada Gönyeli’deki iş yeri beni yeniden çağırdı yanındaki 2 paketçi ayrılmış. 1 şartla gelirim dedim, hakaret olmayacak. Kabul ettiler. İlk 1 buçuk ay iş çok yoğun olmasına rağmen her şey güzeldi. Sabahtan akşama kadar haftanın 6 günü 12-13 saat çalışmama rağmen huzurluydum. Yatırımlarım da yapılırdı. Sonra işte yine hakaretler başladı. Artık iş aramaktan ben de usanmıştım. Hakaretlere de alıştım. Ardından yoğun bir günde dükkânda gece 10 gibi pakete çıktım Gönyeli’den, Kaymaklı’ya kadar. Post Cihazını bir yerde unutmuşum. Geri döndüğümde fark edildi post cihazının olmadığı. Nerede unuttuğumu düşünmeme dahi fırsat verilmeden, “hırsızsın, polis çağıracam” gibi bir muamele ile karşılaştım, konuşmama dahi izin verilmedi. Bir arbede yaşandı orada, “öldürürüm seni” gibi tehditlere maruz kaldım. O gün beni işten çıkardılar. Sonraki gün post cihazını müşteriden almışlar. Beni aynı gün işten durdurdular, ayın 4’üydü 4 günlük çalışmamın karşılığını da alamadım. Almak için üstüne düşünce neredeyse dayak yiyordum.

Şu an uzunca bir süredir başka bir paket işinde çalışıyorum. Benim için mükemmel bir iş. İş yerimdeki insanlar çok iyi. Mesaim 5’e kadar sürüyor.  Yatırımlarım yapılıyor. Yemeğim veriliyor. Soğuk havalarda paltosuna kadar yardımcı oluyorlar, sağ olsunlar. Tek sorunum haftanın 7 günü çalışmam. Bir de tabii müşteriler. Müşteriden gecikme gibi durumlarda gelen hakaretler değişmiyor.

BY: Paketçi olarak çalışırken ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsun?

Öncelikle trafikte insanlar motorlulara karşı çok dikkatsiz. Bana çarpıp ne oldu diye bakmadan gidenler oldu. Sürekli gözleri telefonda gidiyor insanlar. Bu benim için hayati bir tehlike. Trafikte haklı dahi olsam, küfürle karşılaştığım çok oldu. Hakkımı aradığımda trafikte paketçi olduğumdan insanlardan “sen ne bilecen be cahil” gibi bir tutumla karşılaştım. Eski çalıştığım iş yerlerinde pakete çıktığımda yaşadığım kazalarda motorun parası dahi benden kesildi. Kaza yapıp iş yerime döndüğümde patronum bana bakmadan yaralandım mı diye, motoru sordu. Yaralandım, dizlerim kanarken,  hastaneye götürülmeden, pansuman dahi yapılmadan elime bir paket daha sıkıştırıldı.

BY: Resmi tatil günleri ile ilgili nasıldır çalışmanız?

Bayram günlerinde mesela bize 4 gün ise bayram 1 gün izin verilir. Hade ben buralıyım, ailesi yurtdışında olan insanlar için bunun hiçbir anlamı olamıyor. Diğer resmi tatillerde ise doğrudan çalışırız. 1 Mayıs İşçi Bayramı mesela ama biz o gün de çalışıyoruz.  Bu çalıştığımız günler için de bize her hangi bir ek ödenek verilmiyor.

BY: Yağmurlu havalarda paket durur muydu?

Yağmurlu havalarda mesela Gönyeli’yi sel bastığında pakete çıkarıldığımı hatırlarım. Beni sel alıp götürdüğünde ve şironun yardımı ile kurtarıldığımda, “beni cepten arayıp neredesin paketler yığıldı burada” derlerdi daha. Pek çok çalıştığım iş yerinde muamele böyleydi. Patron için havanın nasıl olduğu, sel mi var önemli değildir, paketi ulaştırmamdır önemli.

BY: Bağımsızlık Yolu’nun özel sektörde sendikasız çalıştırılmanın önüne geçmek için bir sendika kampanyası var. Bununla ilgili ne düşünüyorsun?

Çalışırken yaşadığım koşulları anlattım. Çalışma saatlerimiz belli, nasıl hava koşulları, nasıl hakaretler, nasıl bir yoğunluk, nasıl güvencesiz, nasıl patronun iki dudağı arasında çalıştırıldığımız belli. Bunların düzeltilmesi için uğraşacak bir sendikanın olması bir nebze olsun bizim de sesimiz olmasını sağlayabilir.

Özel Sektörde Çalışma Koşullarını Emekçiler Anlatıyor
1. Röportaj “Sendikamız Olsa; İş Güvenliğimiz, Haklarımız ve Bu Ülke Adına Söyleyecek Sözümüz Olurdu”

“Sendikamız Olsa; İş Güvenliğimiz, Haklarımız ve Bu Ülke Adına Söyleyecek Sözümüz Olurdu”

  1. Röportaj “Bankalar, kadın istismarı ile besleniyor”

http://www.ankaradegillefkosa.org/bankalar-kadin-istismari-ile-besleniyor/

  1. Röportaj “İşsiz Kalmamak İçin Yönetim İsterse Sağcı, İsterse Solcu Oluyorsunuz!”

http://www.ankaradegillefkosa.org/issiz-kalmamak-icin-yonetim-isterse-sagci-isterse-solcu-oluyorsunuz/

  1. Röportaj Sendika İle Güçlü Olduğumuzu Yalnız Olmadığımızı Hissederiz!

Sendika İle Güçlü Olduğumuzu Yalnız Olmadığımızı Hissederiz!

 

AnkaraDeğilLefkoşa.org Sizinde Sesiniz Olsun!
Özel sektörde yaşamış olduğunuz sıkıntıları, maruz kaldığınız sorunları [email protected] adresine gönderin yayınlayalım.